Emlak Broker - Mortgage Broker


Konut Kredisi Mortgage Kredi Faizi Emlak Piyasası Gayrimenkul Sektörü Haberler Makaleler Tavsiyeler Barındıran Kaynak Platform.Artık sitemize www.emlakbroker.com adresinden de ulaşabilirsiniz.

Bu Dönemde Parayı Nereye Yatırmalı?

Etiketler: |


Global kriz ve içerideki siyasi belirsizlik, piyasalardaki gerilimi artırdı. Ancak bu gerilim döviz kurlarından çok faizde yaşanıyor. Geçen hafta Hazine'nin ihalelerinden önce gelen satış baskısıyla bileşik faizler, yüzde 22.5 ile son iki yılın en yüksek seviyesini gördü. Buna karşılık 1.26'yı gören dolar kuru bu seviyelerden artan satışlarla tekrar 1.25'lerin altına geriledi.

Kriz ve belirsizlik durumlarında geleneksel olarak yükselen kurların bu kez dar bir bantta seyretmesinin altında yüksek faizler yatıyor.

Bileşik faizler yüzde 22'leri aşarken, mevduat faizleri yüzde 18-19 bandına yükseldi. Bu yüksek faiz ise yatırımcıların dövize yönelmesini engelliyor. Bu arada enflasyondaki artış nedeniyle Merkez Bankası'nın faiz artırımına gideceği bekleniyor. Dolayısıyla piyasa aktörleri uzun vadeli yerine kısa vadeli, repo gibi likit enstrümanları tercih ediyor. Merkez Bankası'nın faiz politikası netleştikçe, faizlerin maksimum seviyeye ulaştığına inanıldığı noktada yavaş yavaş uzun vadeli faiz enstrümanlarına yöneliş bekleniyor. Tabii bu noktada içerideki siyasi gelişmeler ve global piyasalardaki gelişmelerin seyrinın de önemli olacağı unutulmamalı.

DOLARDA 1.50'NİN ÜZERİ BEKLENMİYOR

Ankete katılanların yüzde 52'si dövizde yatay bir seyir bekliyor. Yani YTL'nin değerlenmesini beklemiyor. Yüzde 33.1'i ise 1.35-1.50 arasında olacağını söylüyor. Her iki grup toplandığında ki bu da yüzde 85'e tekabül ediyor, yıl sonunda dolar kurunun 1.50'yi geçmeyeceği yönünde bir görüş olduğu ortaya çıkıyor. Bankacılara göre bu beklenti oldukça gerçekçi. Çünkü reel faizler yüksek seyrettikçe yatırımcıların dövize yönelmesi zor görünüyor.

Ama bu tablo aynı zamanda kurda fazla bir düşüş beklenmeğini gösteriyor. Yani doların 1.20'nin altına inmesi bu yıl oldukça zor. Çünkü global belirsizlik devam ederken, içeride siyasi belirsizlik sürüyor. Artan petrol fiyatları enflasyon, enflasyon da faizler üzerinde baskı yaratıyor. Faizler yüksek seyrettiği sürece de dövizde aşırı harekete neden olacak bir talebin olması zor görünüyor. Tabii şu anda öngörülemeyen çok olumsuz siyasi ve ekonomik bir kriz yaşanmazsa…

“YÜKSEK FAİZ SÜRDÜKÇE KURDA FAZLA HAREKET OLMAZ”

Bora Böcügöz Denizbank Genel Müdür Yardımcısı:

“Piyasalar faize aşırı tepki veriyor. Bunun arkasındaki neden ise petrol fiyatlarındaki artışın enflasyona etkisi ve içerideki belirsizliğe Merkez Bankası'nın ne tepki vereceğinin kestirilemiyor olması yatıyor. Dış piyasalarda likidite sıkışıklığı var. Bu içeride de sıkışıklık yaratıyor. Yabancılar bonodan uzak duruyor. Yerli yatırımcılar da likidite sıkışıklığı nedeniyle bono almıyor. Merkez Bankası'nın faiz politikasının belirsizliği nedeniyle uzun vadeli faizler aşırı tepki veriyor.

Kurun seviyesi global piyasalardaki gelişmelerden, siyasi belirsizliğe, petrol fiyatları ve enflasyona etkisi dolayısıyla Merkez Bankası'nın izleyeceği faiz politikasına kadar birçok etkene bağlı. Petrol fiyatları enflasyon kaygısını artırıyor. Merkez Bankası'nın faiz politikası net değil. Bu nedenle faizler yüksek seyrediyor. Faizler yüksek seyrettikçe kurun üstendeki baskı sürecektir. Petrol fiyatlarında ani ve hızlı bir düşüş olmaz ve enflasyon ve doğal olarak faizler üzerindeki baskı kalkmazsa bu durum değişmez. Kurun seviyesini de bu faktörler belirleyecek.”


GAYRİMENKUL ALMANIN TAM ZAMANI

Ekonomideki istikrar ve büyümenin de etkisiyle gayrimenkul ve özellikle konut sektörü 2004, 2005 ve 2006 yılları arasında altın dönemini yaşadı. Faizlerin düşmesi ve tüketicinin alım gücünün artmasıyla gayrimenkuldeki ertelenmiş talep, son yıllarda gerçekleşmeye başladı. Öyle ki; 2002 yılında 924 bin adet seviyelerinde gerçekleşen gayrimenkul alım-satım işlem adedi, 2007 yılında 1.4 milyon adetlere ulaştı. Aynı dönemde mortgage ile yapılan işlemlerin adedi ise 8 binden, 230 bin adet seviyelerine ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı inşaat yapı ruhsatı izin adetleri de bu gelişimi doğruluyor. 2003 yılında 203 bin adet olan inşaat yapı ruhsat izin adedi, 2007 sonunda 582 bin adede yükseldi.

Gayrimenkul sektörüne yönelik bu yoğun ilgi sadece ertelenmiş talep ve gelişen ekonomi ile sınırlı değil. Türkiye'de, yıllık yaklaşık 600 bin adet seviyelerinde yeni konut ihtiyacı oluşuyor; önümüzdeki dönemde de bu adette bir azalma öngörülmüyor.

Ancak şu sıralar siyasi belirsizlik ve konut kredi faiz oranlarının ortalama yüzde 1.52 seviyesine ulaşmasıyla birlikte konut alım-satımı biraz yavaşlamış durumda. Ancak sektör temsilcilerine göre konuta olan talep, önümüzdeki dönemde de artmaya devam edecek.

HER ZAMAN GAYRİMENKUL

Ekonomist'in düzenlediği ankette yer alan “Bugün yatırım yapacak olursanız neyi tercih edersiniz?” sorusuna yanıt veren bin 193 kişinin yüzde 39.6'sı, yani 472 kişi gayrimenkulü tercih etti. Ortaya çıkan bu sonuç, aslında şaşırtıcı değil. Çünkü gayrimenkul aslında her dönemin yıldızı. Orta ve uzun vadede, riske girmeden, maksimum kazanç vadeden bir enstrüman. Döviz, faiz ve borsa, kaygan zeminli ekonomilerde tedirginlik yaratırken, gayrimenkul asla kaybettirmiyor.

“İSTİKRAR DEVAM ETMELİ”

Cemal Onaran Garanti Mortgage Genel Müdürü:

“Talebin bu kadar canlı olduğu, ancak arz miktarının talebe göre sınırlı kaldığı her üründe uzun vadede para kazanma ihtimali yüksektir. Türkiye için ekonomik istikrarın devam etmesi, enflasyonun düşmesi, faizlerin aşağı gelmesi, büyümenin devam edip milli gelirimizin artmasıyla gayrimenkul sektöründe de benzer patlamayı önümüzdeki yıllarda yaşayacağız. Bu senaryoya inanan yatırımcılar da gayrimenkul sektörünü yıldız olarak görmekteler.”

YATIRIMCI BORSADAN UZAK DURUYOR

2007 yılında yüzde 40 oranında getiri sağlayan İMKB, 2008 yılbaşından bu yana ise yüzde 30.5 değer yitirmiş bulunuyor. Bu düşüşte global piyasalarda subprime mortgage kredileri nedeniyle başlayan krizin giderek derinleşmesi ve tüm dünya borsalarının da gerilemesinin etkisi var. Ancak İMKB, içeride AKP'nin kapatılması davasının da gündeme gelmesiyle birlikte diğer borsalardan çok daha kırılgan hale geldiği için yılbaşındaki 55.538 seviyesinden 38.594 puana kadar gerilemiş bulunuyor.

Borsadaki bu gerilemenin yanı sıra gösterge bileşik faiz oranı da yüzde 22'ye ulaşmış durumda. Üstelik reel faizde kısa vadede bir düşüş olması beklenmiyor. Hatta artan enflasyon kaygılarıyla birlikte reel faizlerin daha da yükselebileceği tahmin ediliyor.

Bütün bu tahminler, AKP'nin kapatılması yönündeki beklentilere bağlı görünüyor. Ayrıca yurt dışı piyasalarda da en azından sonbahara kadar, rahat yüzü yok gibi. Böyle bir ortamda da İMKB her ne kadar F/K olarak 10 seviyesinin altına inerek dünyanın en ucuz borsalarından biri haline geldiyse de yatırımcılar açısından cazip olduğunu söylemek zor.

Yaptığımız ankette, “Yakın zamanda borsada yeni alım düşünür müsünüz?” sorumuza, bin 2 kişi cevap verdi. Bu yatırımcıların yüzde 73.1'i ise borsada alım düşünmediğini bildirdi. Bu sonuç, yatırımcıların önümüzdeki dönemde borsaya pek sıcak bakmayacağını ve beklemeyi tercih edeceğini gösteriyor.

NEDEN ALMIYORLAR?

Yurt içindeki siyasi belirsizlik ile dünya piyasalarındaki dalgalanmanın borsa yatırımcılarını olumsuz etkilediğini ifade eden A Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar, dış dalganın cari açık rakamlarını da kötüleştirdiğini söylüyor. Yerli borsa yatırımcısının genel trendi izlemeyi tercih eden bir yapıya sahip olduğunu anlatan Ekspres Yatırım Genel Müdürü Haldun Alperat, ayrıca faizin de cazip bir yatırım aracı haline geldiğini hatırlatıyor. Böyle bir ortamda yatırımcıların alım iştahının azalmasının normal karşılanması gerektiğini belirten Alperat, “Yatırımcılar ‘piyasa daha da düşebilir, 36.000'e inebilir, daha aşağıdan hisse alabilirim' beklentisindeler. Piyasa yönünü yukarı çevirdiğinde hisse alma isteği artacak. Ancak o zaman bugünkü ucuz değerleri bulmaları zor” diyor.

Belirsizlik ortamının yatırımcının tercihlerinde birinci faktör olduğunu söyleyen Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Nergis Kasabalı ise “Hisse fiyatı çok ucuz olmasına rağmen alım için acele etmemelerini söylüyoruz. Çünkü olumsuz süreç bir süre daha devam edecek” diyor. Kasabalı, belirsizlik ortadan kalkmaya başladığında yatırımcıların alım yönünde daha net karar verebileceğini ifade ediyor.

YENİ ALIMIN MOTİVASYONU

Özvarlık değerinin altında işlem gören birçok şirket olduğunu söyleyen Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Topaç, bu seviyelerden orta uzun vadede alım yapanların ciddi paralar kazanacağı düşüncesinde. Bu tür fırsatların borsada her zaman olmayacağını kaydeden Topaç, “En son 2001 krizinde fiyatlar bu kadar ucuzdu. Bizim yatırımcımız, almak için borsanın dibini aramasın. Çünkü bu çok zor” diyor.

Murat Salar ve Nergis Kasabalı ise kısa vadede alım için henüz acele edilmemesi gerektiği kanısındalar. Salar, önümüzdeki süreçte YTL'de faize dayalı enstrümanların cazip olacağını ayrıca portföylerde de mutlaka belirli oranda döviz bulundurulmasını tavsiye ediyor. Borsanın düşmesiyle değerlemelerin daha da cazip noktalara geleceğini söyleyen Kasabalı ise “38.000'in altı belki bizim belirsizlikte son noktalara gelmemizle çakışacak. 35.000'lerde olası kur hareketi de fiyatlanmış olacak. Kur hareketiyle birlikte dolar cinsinden değerlemeler daha da cazip olacak” diyor.

Kasabalı, yabancı yatırımcıların, bu seviyelerden alım yönünde daha iştahlı olduklarını ancak onların da siyasi belirsizlik ve yurt dışı konjonktür nedeniyle alımlarını frenlediklerini sözlerine ekliyor.


BORSA DÜŞÜK KAPANIR

Ankette, yılbaşından bu güne kadar yüzde 30'un üzerinde değer yitiren İMKB'de beklentilerin yıl sonu için de düşük olduğu sonucu çıkıyor. Ankete katılan yüzde 56'lık bölüm, endeksin 38.000-45.000 aralığında kapanacağı görüşünde. 38.000'in altında kapanış bekleyenlerin oranı ise yüzde 24.7 seviyesinde. Gedik Yatırım olarak beklentilerinin 38.500-48.500 aralığı olduğunu ifade eden Erhan Topaç, “Ankete katılanlar realist davranmış” diyor. 38.000'in İMKB açısından son derece önemli destek seviyesi olduğunu anlatan Murat Salar, buranın altına kalıcı olarak inilmesinin ciddi problem yaratacağını ifade ediyor. Salar da yıl sonu için 38.000-45.000 aralığının daha gerçekçi olacağını sözlerine ekliyor.

Sonbaharda AKP kapatma davasıyla ilgili belirsizliklerin fiyatlara iyice yansıyacağı bir dönem olacağını söyleyen Nergis Kasabalı, seçime doğru giden bir süreç olursa, toparlanmanın güç olacağını ifade ediyor. Kasabalı, “38.000'in altında çok fazla kalmayacağımızı düşünüyoruz. Sonbaharda belirsizlik ortamı azalırsa, en azından 40.000'in üzerinde bir seviyede kapanırız” diyor. Kasabalı, belirsizlikler yıl sonuna kadar atlatılamayacağı için 50.000 seviyelerinin çok zor olduğunu sözlerine ekliyor.

ENDEKSTE 45.000 ÜZERİ ZOR

53.000 seviyesinden 38.000 seviyesine gerileyen endeksin yılbaşından bu güne değer kaybı yüzde 40 oldu. Yurt dışındaki olumsuz havaya AKP kapatma havası da eklenince yatırımcıların morali iyice bozuldu. Yıl sonuna kadarki süreçte de AKP davasıyla birlikte yatırımcılar, olumsuz havanın devam edeceği kanaatinde. Bu durum anket sonuçlarına da yansıyor. Sonuçta yatırımcıların yüzde 80.8'i endeksin 45.000'in üzerinde bir yıl sonu kapanışı yapamayacağını düşünüyor. Bu oran, karamsar havayı özetleyen en önemli gösterge.

“AKP TAM FİYATLANMADI”

Haldun Alperat Ekspres Yatırım Genel Müdürü:

“Yıl sonunda dünya piyasalarında yukarı ralli olacağı yönünde bir beklentim var. Ancak bu dönemde İMKB için çok büyük bir belirsizlik var. O da AKP'nin kapatılması davası. Bu davanın tam olarak ne zaman sonuçlanacağı bilinmediği için, yıl sonu endeks tahmininde öngörü yapmak zor. Bizim kurum olarak 53.000 beklentimiz var. Ancak bu seviyenin, bu şartlar altında görüleceğini tahmin etmiyorum. Çünkü AKP davasının fiyatlara tam olarak yansımadığını düşünüyorum.”

“BELİRSİZLİK YÜKSEK”

Erhan Topaç (Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı):

“Gayrimenkul harici menkul kıymet yatırımı yapanlar için paranın sabit getiri sağlaması esastır. Önceden ne kazanacağını bilmek, hele siyasi ve ekonomik ortamın bozulduğu, yurt dışı piyasalarda belirsizliğin yükseldiği bir dönemde önemli. Hisse senedi gelinen bu seviyelerde yüksek getiri potansiyeli taşımasına rağmen, yüksek de risk de taşıyor. Yatırımcıların kafasında AKP davasının sonuçlanması sürecinde daha da aşağı düşebileceği endişesi var. İçinde bulunduğumuz konjonktür de dikkate alındığında, yüzde 26.9'luk evet yanıtı bile iyi bir oran.”

YÜKSEK FAİZ VE RİSKLER BELİRLEYİCİ OLDU

Türkiye'de yatırımcı profili incelendiğinde, hisse senedi yüzde 5-6 seviyelerinde bir pay alıyor. Ankete katılan borsa yatırımcısına bakıldığında ise oran yüzde 26.9 seviyesinde. Borsa yatırımcısı, endeksin 38.000 seviyesinin altına indiği ve tüm risklerin fiyatlara ilave edildiği bir ortamda, yeni yatırımın yapılabileceği kanaatinde. Borsanın, yatırımcı açısından tercih edilmemesinin önemli bir diğer nedeni de yüksek reel faiz oranları. Yatırımcı bu risk ortamında yüzde 22'ler seviyesine yükselen bileşik bono faizini veya daha kısa vadeli enstrüman olan mevduat faizini tercih ediyor. Yurt dışı piyasalar ise hala yerli yatırımcı tarafından birinci belirleyici faktör değil. Ancak borsada halka açık kısmın yüzde 70'nin yabancı olduğu da unutulmamalı.

Ekonomist

Benzer Yazılar



Widget by Hoctro | Jack Book

0 yorum: