Emlak Broker - Mortgage Broker


Konut Kredisi Mortgage Kredi Faizi Emlak Piyasası Gayrimenkul Sektörü Haberler Makaleler Tavsiyeler Barındıran Kaynak Platform.Artık sitemize www.emlakbroker.com adresinden de ulaşabilirsiniz.

Konut kredisinde 2009 beklentisi

Etiketler: | 0 yorum

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk-Amerikan İş Konseyi’nin New York’ta düzenlediği konferansta konuşan Soyak Genel Müdürü Emre Çamlıbel, yıllar bazında gayrimenkul sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Emre Çamlıbel, GYODER’in araştırma raporuna göre nüfus artışı, kırsal alandan kente göç, evi yenileme ihtiyacı gibi sebeplerle her yıl 700 bin civarında konut ihtiyacı oluştuğunu ve ihtiyaç sahiplerinin sadece yüzde 20’lik kesiminin konut sahibi olabilecek maddi yeterliliğe sahip olduğunu belirtti. Yürürlüğe giren mortgage yasasının, ilerleyen dönemlerde yasayı destekleyici yönetmeliklerin tamamlanması, faiz oranlarının istikrarlı bir şekilde düşmesi ve ikincil piyasaların devreye girmesi ile birlikte sektöre ve tüketicilere olan etkisinin görülebileceğini ifade ede Çamlıbel, şunları aktardı:

“Enflasyon oranının yüzde 8’ler civarında seyrettiği Türkiye’de, konut kredi faizleri ise yüzde 17 seviyelerindedir. Bu oran, yüzde 12’ler seviyesine gerilediğinde ve vadeler uzadığında, konut kredilerinde talep artışı yaşanacaktır. Fakat, bu oranlara, ülkemizdeki ekonomik ve politik istikrarın devamı ile en erken, 2009 yılında gelinebileceğini düşünüyoruz” dedi.

‘AVM’lerde büyük potansiyel var’
Türkiye’de genç ve dinamik bir nüfusun olduğunu ve artan gelir düzeyiyle beraber bu nüfusun AVM sektörü için de potansiyel oluşturduğuna değinen Çamlıbel, ULI – PWC raporuna göre AVM sektörü yatırımları açısından İstanbul’un 2’inci sırada tavsiye edildiğini söyledi. Avrupa’da 1000 kişiye düşen AVM metrekaresi ile Türkiye arasında yaklaşık 3 kat fark olduğunu, bu durumun sektör açısından büyük potansiyellere işaret ettiğini belirten Çamlıbel, Türkiye’de, 1000 kişiye düşen AVM metrekaresinin 2004 yılından 2007 yılına kadar yapılan yatırımlarla 10 metrekareden 70 metrekareye yükseldiğini ifade ederek, “Türkiye’de yatırım yapan dünya çapındaki fonlar da bu ilginin göstergesidir” diye konuştu.

‘Ofis talebi İstanbul’da yoğunlaşıyor’

İstanbul’un ULI – PWC raporuna göre ofis yatırımları açısından, Hamburg ve Munih’ten sonra 3’üncü sırada yer aldığını belirten Emre Çamlıbel, ofis yatırımları için, iki temel gösterge olarak kabul edilen, doluluk oranları, metrekare kira getirilerinde İstanbul’un 2007 yılı boyunca artan bir grafik gösterdiğini dile getirdi. Emre çamlıbel, 2004 yılında metrekaresi 10 dolar olan ofis kiralarının, 2007 yılında 45 doların üstüne çıktığını belirtti. Türkiye ofis talebinin daha çok İstanbul’da yoğunlaştığını ve A sınıfı ofislere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Çamlıbel, globalizasyonun ve AB süreciyle birlikte, ofis yatırımlarının da tüm ülke genelinde artış göstereceğini beklediklerini belirtti.

IMF: Mortgage krizinin toplam faturası 945 milyar dolara gidebilir

Etiketler: | 0 yorum

IMF'nin mortgage krizinin faturasıyla ilgili tahmini çok karamsar ve faturanın çok önemli bir bölümünü ABD ödeyecek

RADİKAL - İSTANBUL- Uluslararası Para Fonu (IMF) mortgage krizini etkileri küresel ekonomiyi etkisi altına aldıkça dünya genelinde faturanın 945 milyar dolara ulaşabileceğini açıkladı. Kuruluş bugüne kadar yaptığı en karamsar tahminin bulunduğu 'Küresel Mali İstikrar Raporu'nda ABD'de gayrimenkul fiyatlarının düşüşünün ve konut sektöründeki mortgage kredilerindeki batıkların faturasının 565 milyar dolar olacağını belirtti. Raporda bu rakama diğer mortgage ürünleri ve tüketici kredilerindeki zararların eklenmesiyle zararın 945 milyar dolara ulaşabileceği belirtildi. 'Küresel Mali İstikrar Raporu'nu açıklayan IMF krizin ABD mortgage piyasasının ötesine geçtiğini belirterek 'Gelişmeler diğer ülkelerdeki gayrimenkul piyasalarıyla, diğer kredi piyasalarını da etkisi altına aldı' dedi. Açıklanan raporda 'ABD merkez üssü olmakla birlikte, çeşitli ülkelerde krizin etkileri gözetim ve risk sistemlerinin etkisizliğine bağlı olarak değişti' görüşüne de yer verildi.

AB çok daha iyimserdi
IMF sekiz ay önce ABD'de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizle ilgili toplam fatura çıkaran ilk çokuluslu kuruluş oldu. Kuruluş tahminlerin kusursuz olamayacağını ve bu nedenle rakamların tahmin edilenin üzerine çıkabileceğini belirterek 'Banka dışı mali kuruluşlarla, tahvil sigortalayan şirketlerin zararları rakamı daha da büyütebilir' dedi. AB yetkilileri şubat ortasında yaptıkları açıklamada ABD'deki mortgage zararını 400 milyar dolar olarak tahmin etmişlerdi. IMF ise rakamı 565 milyar dolar olarak tahmin etti.
Sert ifadelerle dolu olan ve Wall Street'i eleştiren raporda ana görevi küresel mali istikrarı sağlamak olan IMF bankaların, tahvil sigortalayan şirketlerin, kamu destekli kurumların ve hedge fonların risk konusunda kolektif yanılgı içinde olduklarını belirtti.

Bugünkü krizin basit bir likidite sorunu olmadığının ortaya çıktığını belirten rapor 'Bugünkü durum önemli bilanço zayıflıkları ve sermaye yetersizliklerinden kaynaklanıyor. Bu da etkilerinin daha derin ve yaygın olacağını gösteriyor' dedi.

11 milyar dolarlık altın satacak
IMF Yönetim Kurulu, kurumun gelir açığını kapatmak için birkaç yıl içinde 3 bin 217 ton altın stokunun 403.3 tonunu yaklaşık 11 milyar dolara satmaya karar verdi. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn yaptığı açıklamada, yönetim kurulunun, kurumun gelecek dört yılda öngörülen 400 milyon dolar bütçe açığını kapatmak için planlanan yeni gelir ve gider taslağıyla ilgili planı onaylamasından memnuniyet duyduğunu belirtti.

Fon, 4.4 milyar doları muhasebe kayıtlarında ve kalan 6.6 milyar doları yatırım hesabında tutacak. Plana göre, IMF birkaç yıl içinde 300 milyon dolar ek gelir elde edecek ve 2009-2011 mali yıllarında harcamalarını 100 milyon dolar azaltacak. Bunun yanı sıra 380 kişi de işten çıkarılacak. Yönetim kurulunun kararına karşılık altın satışı için ABD Kongresi ve IMF'ye üye 184 ülkenin birçoğunun onayı gerekiyor.

'Banka zararı 400 milyon doları aşabilir'
Fransız sigorta şirketi AXA'nın bir birimi olan AXA Yatırım Batılı büyük bankaların aktif değerlerinde yaptıkları indirimlerin 400 milyar avroyu (629 milyar dolar) aşabileceğini belirtti. Bu tahmin, ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın dünya genelindeki bankalar için yaptığı toplam 400 milyar dolar tahminini aşmasına karşılık bir başka Amerikan yatırım bankası olan Goldman Sachs'ın 1.2 trilyon dolarlık zararı tahminin altında kalıyor. AXA Yatırım'ın yatırım stratejisi raporunda, "Şu ana kadar Batılı bankalar 200 milyar avronun üzerinde zarar yazdı. Bilançolardaki ayarlama devam ettikçe, aktiflerdeki toplam indirimlerin tutarı bu miktarın iki katına ulaşabilir" denildi.

Kaynak: Radikal

Konut için garanti belgesi istenir mi?

Etiketler: | 0 yorum

Eğer yeni yapılan projelerden konut almayı düşünüyorsanız satıcı firmadan garanti belgesi ve konut kullanma kılavuzu isteyin!

Konut alırken eski alışkanlıklarımızı unutmanın gerektiği bir dönemde yaşıyoruz artık. Büyüklerimiz ‘başını sokacak bir evin olsun da neyden olursa olsun’ derdi ama onca para verdikten sonra da aldığımız konutta bazı beklentilerimize karşılık bulmak bir zorunluluk haline geldi. Her şeyden önce aldığımız konut bizi mutlu edebilmeli. İçine girdiğiniz zaman kendinizi iyi hissetmelisiniz. Aksi taktirde çıkan sorunlar nedeniyle ilerleyen yıllarda hayatınız zindan olabilir. Evinizi satmak istersiniz ama satamazsınız, kurtulamazsınız bir türlü ondan aksilik bu ya... Orada geçirdiğiniz her an sizin için kabus olabilir.

Tesisat sistemleri sürekli arızalan, rutubetten duvarları ağlayan ve iyi havalandırılamayan konutlar bu sıkıntının en önemli nedenini oluşturabilir. Bunlar küçük şeyle gribi gelebilir ama sabah uyandığınızda tesisattan sızan suların içinde yürümek pek hoş olmasa gerek. İçinde zamanımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz ve hemen hemen her yerini sürekli olarak kullandığımız konutları satın alırken bir ücret ödüyoruz. Aslında bu ücreti, konutun uzun yıllar dayanıklı bir şekilde bizim ihtiyaçlarımızı karşılaması için veriyoruz. Konutun ayıplı çıkması durumunda ise bir sürü masraf yaparak ayıplarını gidermeye çalışıyoruz maalesef.

Konutta garanti belgesi verilmeli
Sonuçta konutu, bir meblağ karşılığında alınabilen ve satılabilen bir ticari meta olarak düşünebiliriz. Bu durumda konut yapıp satarak para kazananlar olası ayıplardan da sorumlu olmalıdır. Nasıl ki bir araba, beyaz eşya ya da koltuk takımı alırken garanti belgesi veriliyorsa, ev alırken de garanti belgesi verilmeli. Yeni yapılan konutlar deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılıyor ve sağlam yapılmak zorunda ama ilk olarak, inşaat firmaları hem depreme dayanıklılıkla ilgili hem de binanın taşıyıcı sistemleriyle ilgili garantiler verebilmeli. Bu garanti süreleri ise birkaç yıl değil en az 20-30 yıl olmalıdır.

Ayrıca binanın elektrik, su ve doğalgaz tesisatlarıyla birlikte kullanılan tüm malzemelerin de garantisi verilmeli. İşçilikten kaynaklanan hatalar da bu garanti kapsamına alınmalı. Garanti belgesinin süresi de konutta mal sahibi ya da kiracının ikametiyle birlikte başlatılmalı.

Konut kullanım kılavuzu da olmalı
Garanti belgesiyle birlikte verilecek konut kullanım kılavuzları da tüketicinin hatalı uygulamalarını önleyebilir ve konutun daha işlevsel ve uzun ömürlü kullanılmasını sağlayabilir. Bu kapsamda duvarların silinmesi, parkelerin temizlenmesi ve elektrik panolarının kullanılması gibi konularla birlikte bir konutta kullanılan tüm malzemelerle ilgili ayrıntılı bilgiler bu kılavuzda yer almalıdır.

Şu anda inşaat sektörü genel olarak bu kurumsal ve tüketici odaklı yapıdan uzak olsa da bazı büyük firmalar bu konularda müşterileri memnuniyeti adına güzel uygulamalar yapmaya başladı. Eğer yeni yapılan projelerden konut almayı düşünüyorsanız satıcı firmadan bu belgeleri isteyin!

Kaynak: Milliyet

Mortgage yüzünden Merrill’den ayrılan Semerci, ’Duet’e geçti

Mortgage kriziyle birlikte Merrill Lynch’deki işinden olan Osman Semerci, Londra merkezli varlık yönetim grubu olan Duet Group’a katıldı.

Merrill Lynch’den 2007 Ekim ayında istifa eden Semerci, 5.5 ay sonra 1.7 milyar doların üzerinde varlığa sahip Duet Group’ta ortak ve genel müdür olarak geçti. Semerci, Merrill Lynch’de Sabit Getiri, Döviz ve Emtia Bölümü Küresel Başkanı ve Avrupa, Ortadoğu Afrika Küresel Pazarlar ve Yatırım Bankacılığı Eşbaşkanı olarak görev yapmıştı.

YAPISAL ÜRÜN BÖLÜMÜNÜ KURACAK: Osman Semerci’nin geçişiyle birlikte Duet Group’ta iş bölümü gerçekleştirildi. Buna göre, grubun günlük yönetimi ve yapısal ürün bölümünün kurulmasından sorumlu olacak. Grupta Eşbaşkan Alain Schibl ise hedge fonu ve alım satım ile ilgilenecek. Diğer Eşbaşkan Henry Gabay ise girişim sermayesi ve iş geliştirmeye odaklanacak.

ÜST BASAMAĞA TAŞIYACAK: Eşbaşkan Henry Gabay, Duet Grubu’nun son beş yılda güçlü büyüme ve başarı gösterdiğine dikkat çekerek, Osman Semerci’nin Genel Müdür olarak atanmasının şirketi bir sonraki basamağa taşıyacağını dile getirdi. Gabay, "Semerci’nin atanması ve duyurduğumuz kurumsal değişiklikler iş modelimizi somutlaştırmak. Osman Semerci’nin deneyimi Duet’in gelişimine büyük katkıda bulunacak.

Uzun yıllardan beri tanıdığım Osman Semerci’nin iş kültürümüze mükemmel uyum sağladığını düşünüyorum" dedi.

Duet Group’un 13 fonu var

DUET Group 2002’de 10 milyon dolar sermaye ile kuruldu. Grup, girişim sermayesi, hedge (serbest fon) ve uzun vadeli olmak üzere 13 fonun oluşturduğu 1.7 milyar doların üstünde bir varlığı yönettiyor.

Kaynak: Hürriyet

Konut kredileri bankaların aktif kalitesini bozacak mı

Etiketler: | 0 yorum

Bir bankacının öngörüsüne göre bir-iki sene içinde dağıtılan konut kredileri ödenmemeye başlayacak ve konut fiyatları düşecek.

İnşaat piyasası bu süreçten ciddi bir biçimde etkilenirken bankaların aktif kalitesi de bozulacak.Geçenlerde bankacı bir dostumla sohbet ediyoruz... Laf döndü dolaştı konut kredilerine geldi. Bankacı dostumun tespiti ilginç. 2008 yılında bankalar, son iki senedeki aktif kalitesinde gösterdikleri performansı sergileyemeyecekler. Bunda da etkin rolü, konut kredileri üstlenecek.Gerçekten de son iki senedir bankalar kredi ağırlıklı büyüdüler ve aktiflerinde de verdikleri krediler ciddi boyutlara ulaştı. Ve bunun içinde de konut kredilerinin ağırlığı bir hayli fazla. Nitekim, rakamlar da bunu gösteriyor.

Bundan üç-dört yıl öncesine kadar konut kredilerinin toplam krediler içindeki payı yüzde 1'lerdeyken bugün yüzde 12'lere kadar çıkmış durumda. Daha açık bir anlatımla son iki senedir vatandaş şakır şakır konut kredisi aldı, bankalar da önceki yıllarda dağıttıkları kredi kartı gibi konut kredisi vermeye başladı. Yani, her iki kesim de hesapsız kitapsız hareket etti. Şu sıralar özellikle Amerika'daki kriz sonrası her iki taraf da daha temkinli hareket etse de geçen iki-üç yıl yeterli derecede yol alındı.

Bankacılar iyi hatırlayacaktır, benzer bir durum 90'ların sonunda, otomobil kredilerinde de yaşanmıştı. O dönemler bankalar önce otomobil kredisi dağıttılar, sonra da verdikleri krediler geri dönmeyince koca koca otoparklar, geniş alanlar kiralamak zorunda kaldılar ki, araçları koysunlar diye.Bankacı dostum, aynı sürecin bu sefer de konut kredilerinde yaşanacağını savunuyor. Çünkü kişiler gelecek güvencesi ve iş garantisi olmadan bu kredilerin altına imza attılar. Bankacılar da büyüyebilmek için kredileri dağıttılar.

Konut balonu bir yerde patlayacak
Ancak geçmişle bugünün arasında ciddi bir fark var. Bugün artık bankaların altyapıları kuvvetli, sermayeleri çok güçlü. Bu da şu anlama geliyor: Evet, konut kredileri bankaların aktif kalitesini bozacak ama bu durum sisteme büyük bir zarar vermeyecek.

Şunun da altını çizmekte fayda var: Şahsi görüşüm, son iki senedir yaşanan, halen de yaşanmakta olan konut ve bankacılık sektöründeki bu durum bir yerde tıkanacak. Nitekim, bankacı dostum da benim bu öngörümü paylaşıyor.

Hatta bir adım daha ileri gidiyor ve her köşe başında birer toplu konut yapıldığını, eski tekstilcilerin şimdinin inşaatçısı olduğunu belirterek maketlerle inanılmaz fiyatlara evlerin satıldığını, bankaların da buna kredi verdiğini söylüyor.Dostumun öngörüsü ise bir-iki sene içinde dağıtılan konut kredileri ödenmemeye başlayacak, bu sefer konut fiyatları düşecek. Bu süreçten önce bankalar ardından da inşaat piyasası ciddi anlamda etkilenecek.

Sizin anlayacağınız bu balon bir yerde patlayacak.Ancak bankacı dostumun önemle üzerinde durduğu konu, bu durumun bankaların aktif kalitesini bozacak olması. Anladığım kadarıyla bankalar da bu riski son dönemde görmeye başladı ki, konut kredisi faizlerini yükseltmeye başladılar. Bakıyorum da geçen yılın sonlarında 2008 için konut kredisi faizleri yüzde 1'lerin altına düşer diyenler, bugün aynı tezi savunmuyor aksine daha da yükseleceğinden dem vuruyorlar.

Boyner, alışveriş yapılamamasının nedenini açıkladı
Hani, durumdan vaziyet çıkarmak derler ya, işte Cem Boyner'in Perakende Zirvesi'nde söyledikleri de bana aynen, durumdan vaziyet çıkarma geliyor. Ne demiş Boyner: "CHP ve MHP ile Genelkurmay arasında gerginlik var. Şoktayız. Müşterinin bu halde ‘Hadi gidip alışveriş yapalım' diyecek hali yok."

Ne ilginç ki, Cem Boyner'in bu söyleminden bir gün önce enflasyon rakamları açıklanmış ve enflasyon yüksek çıkmış. Aynı gün de işsizlik rakamları açıklanmış ve işsiz sayısı artmış. Ama Cem Boyner'e göre bunlar önemli değil, etkisiz faktörler.

Tek sorun bu mu
Yani, ekonomik gidişat gayet iyi, herkes iş, güç sahibi, alım gücü de herkesin yerinde; vatandaşın alışveriş merkezine gidip de alışveriş yapamamasının tek sorunu, muhalefet ile Genelkurmay arasındaki gerginlik. Böyle bir şey mümkün mü?

Ya da şöyle mi anlatmalıyım: Kadın, eşine der ki, "Eksikler var, gidip de alışveriş yapalım." Cevap: Mümkün değil hanım, Genelkurmay ile muhalefetin arası gergin.Kimse kusura bakmasın ama bu laf bana bu kadar komik geliyor, işte.

Kaynak: Referans Gazetesi

İngiltere'de konut fiyatları hızla düşüyor

Etiketler: | 0 yorum

İngiltere'de konut fiyatları Mart ayında 1992 yılı Eylül ayından bu yana en hızlı düşüşünü kaydetti.

Ülkenin en büyük mortgage bankası olan Halifax'ın yaptığı açıklamaya göre, İngiltere'de konut fiyatları, tahminlerin 6 kat üzerinde gerileme kaydederek, Mart ayında yüzde 2,5 düştü.Böylece, 1992 yılı Eylül ayından bu yana en büyük aylık gerileme de kaydedilmiş oldu.Ülkede ev fiyatları ortalama 191 bin 556 İngiliz Sterlinine (380 bin 700 dolar) gerilerken, yıllık üç aylık dönemli konut fiyatları enflasyonu da yüzde 1,1'e düştü.Ekonomistler, konut piyasasında yaşanan gelişmelerin İngiltere Merkez Bankası üzerindeki faiz indirimi baskısını artıracağını düşünüyorlar.

Kaynak: Referans Gazetesi

Konut kredisi kapatılınca, hayat sigortası bireysele çevrilsin

Etiketler: | 0 yorum

Bankaların konut kredisi verdikleri kişilere zorunlu olarak yaptırdıkları hayat sigortası konusuna geçen hafta değinmiştik.
Bir süreden beri hayat sigortasının konut kredisi maliyetini artırdığını ileri sürenler oluyordu. Hatta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı konut kredisi alırken yaptırılan bu sigortayı zorunlu olmaktan çıkartmak için Tüketici Kanunu'nda değişiklik yapmaya hazırlanıyordu.

Biz de bu gelişmeler üzerine, 'hayat sigortası yaptırmayı ihmal etme, çoluk çocuğuna borç bırakma' diye okurlarımızı uyarmıştık. Bu uyarıyı yaparken de hayat sigortasının aslında kredi maliyetini çok artırmadığını, ancak 300-350 YTL'lik bir yük bindirdiğini yazmıştım. Verdiğim rakamlara iki okurumuzdan itiraz geldi.

İlhan Filiz adlı okurumuzun maili şöyleydi:
"Sayın Fehim Bey, yaklaşık bir hafta önceki Milliyet Emlak ekinde hayat sigortası ile ilgili yazınızı okudum. Tabii ki size katılıyorum. Ancak yazınızdan anlayamadığım konu sigorta poliçesinin miktarıyla ilgili. Bir kereliğine ödenen 300 YTL'lik hayat sigortası priminden bahsediyorsunuz. Ben hangi bankaya gittiysem, 200 bin YTL için en az hayat sigortası primi yıllık peşin yaklaşık 1000 YTL istendi. (Yani 8 yıl için 8 bin YTL civarı.) Ben sigortacılık sektörüyle ilgili çok fazla bilgiye sahip olmamakla birlikte bu miktarın çok da küçümsenecek bir miktar olmadığını düşünüyorum. Yok, eğer konu sizin dediğiniz gibiyse ben bir yerlerde yanlışlık yapıyorum demektir. Kısaca sorum, 300 YTL'lik hayat sigortası primi ile bilgiyi biraz açar mısınız? Teşekkürler..."

Okurumuz haklı. Benim, herkes tarafından bilinen bir konu olduğu düşüncesiyle kaleme aldığım ifadeler doğal olarak eksik kalmış. Benim ele aldığım örnek 100 bin YTL'lik konut kredisi için istenilen 4 bin YTL'lik hayat sigortası primiyle ilgiliydi. Bu bedeli bir yılda ödemek istediğinizde 12 ay süresince vereceğiniz para 300-350 YTL arasında değişecektir. Ve bu ödeme 12 ay sonra bitecektir. Ancak bu sigorta taksitlerini 120 aya yaydığınızda, her ay konut kredisine ek olarak 33 YTL civarında hayat sigortası primi ödersiniz. Okurumuz 8 bin YTL'lik hayat sigortasını 12 ayda 600-700 YTL'lik taksitler halinde ya da 120 ayda 66 YTL'lik taksitlerle ödeyebilir. Sizce 200 bin YTL'lik kredi için 10 yıl boyunca her ay 60-70 YTL sigorta primi ödemek çok mu fazla bir para?

Erdal Köroğlu adlı okurumuzun maili de şöyle:
"Yazılarınızı takip eden bir Milliyet okuyucusuyum. 29 Mart 2008 tarihli yazınızı okuyunca çok şaşırdım. Konut kredileri kullanırken yaptırılan hayat sigortası ile ilgili verdiğiniz değerler çok yanlış ve eksiktir, sanıyorum sizi sigorta şirketleri yanıltmış. Yazınızda hayat sigortasının kredi maliyetini 300-500 YTL kadar arttırdığını savunuyorsunuz. Ben kredi kullandım ve hayat sigortası yaptırdım. Birçok sigorta firmasından teklif aldım, en ucuzu 3 bin 500 YTL idi. Ayrıca yazınızda belirttiğiniz gibi, hayat sigortası kredi alırken bir kere ödenmemektedir. Hayat sigortası her yıl yenilenmekte ve yaşınız ilerlediği için verilen ücret sürekli artmaktadır. Konut kredisi alırken yaptırılan hayat sigortası, kredi süresince aylık ortalama 250-300 YTL ek bir yük getirmektedir. Bu yükün Türkiye standartlarında hiç azımsanamayacak bir rakam olduğu açıktır. Sigorta şirketlerinin, ellerine gelen hazır müşterileri çok yüksek rakamlarla boğmak yerine, hayat sigortası ücretlerini makul değerlere çekerek sigortanın gerekliliğini savunmalarının daha iyi olacağını düşünüyorum. Bu bilgiler ışığında okuyucularınızı aydınlatmanızı rica eder, çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım."

Okurumuzun ifade ettiği gibi hayat sigortası her yıl yenilenmiyor. Kredi alırken, kredi süresine göre bir prim hesaplanıyor ve isteyen bu primi peşin, isteyen 12 taksitte, isteyen kredi taksiti sayısı kadar sürede ödeyebiliyor. Örnekleri yukarıda verdim.

Yenisini yaptırmaya gerek yok
Konut kredisi kullanırken yaptırılan hayat sigortası konusunda az bilinen bir konuya daha değinmek istiyorum. Hayat sigortası yaptırmış olan bir kişi, sigortası devam ederken konut kredisi almak isterse yeniden hayat sigorta yaptırmasına gerek yok. Önceden yaptırmış olduğu hayat sigortasıyla ilgili belgeleri, kredi kullanacağı bankaya vermesi yeterli. Çifte hayat sigortası çifte güvence sağlamadığından asıl bu halde olanlar gereksiz yere para sarf etmiş ve kredi maliyetini artırmış oluyor. Bu konuda da uyanık olmakta fayda var.

Aslında hayat sigortası değil
Konut kredisi kullanılırken yapılan hayat sigortası aslında hayat sigortası değil. Neden değil? Çünkü kredilerini kazasız belasız son kuruşuna kadar ödeyen kişi, bu süre sonunda hayat sigortasında biriken parayı geri alamıyor.

Aslında yapılan sigorta, 'hayat' sigortası adı altında 'risk' sigortası. Bankalar bu sigortayı aslında tamamen kendilerini korumak amacıyla zorunlu kılıyor. Eğer kredi kullanan kişi kredi taksitleri bitmeden vefat ederse, banka hayat sigortasıyla kredi borcunu kapatıyor. Ev de borçsuz bir şekilde ölen kişinin mirasçılarına kalıyor.Ancak kredi alan kişi kredi borcunu tamamen öder ve hayatını devam ettirirse biriken parayı alamıyor.

Para yine sigorta şirketine kalıyor. Neden? Asıl tartışılması gereken konu bu. Bu konuda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın görüşünü ve tavrını çok merak ediyorum. Sanırım onlar da işin içinden çıkamamışlar ki, "zorunlu olmaktan çıkaralım, bu dertten kurtulalım" havasına girmişler.

Bireysel emekliliğe çevrilsin
Benim bu soruna naçizane bir önerim var. Konut kredisi alırken yaptırılan hayat sigortası, kredi borcu bitince bireysel emekliliğe dönüştürülsün. Zaten devlet bireysel emekliliği özendirmiyor mu? Bireysel emeklilik şirketleri bu konuda neden sesini çıkarmıyor? Alın size bir kalemde yüz binlerce müşteri.

Kaynak: Milliyet

Mülk alan yabancı sayısında Antalya birinci

Etiketler: | 0 yorum

Türkiye'de yabancılara en fazla gayrimenkul satışı yapılan illerden Antalya'ya Almanlar, Muğla'ya İngilizler rağbet ediyor.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'de 73 bin yabancının toplam 38 milyon 419 bin 151 metrekare taşınmazı bulunuyor. Toplam alan açısından bakıldığında yabancıların en fazla gayrimenkul satın aldığı illerin başında 4 milyon 445 bin 258 metrekare ile Muğla geliyor. Onu, 3 milyon 810 bin 118 metrekare ile Antalya, 3 milyon bin 75 metrekare ile Aydın izliyor. Gayrimenkul edinen yabancı sayısı değerlendirildiğinde ise Antalya 26 bin 31 kişi ile başı çekiyor.

Türkiye'de yabancılara en fazla gayrimenkul satışı yapılan illerden Antalya'ya Almanlar, Muğla'ya İngilizler rağbet ediyor. Tapu ve Kadastro Genel Müd...( KB)

Kaynak: Referans Gazetesi

Ev alım-satımına kısıtlama geliyor

Etiketler: | 0 yorum

ATO Başkanı Sinan Aygün, özellikle vergi borcu olan mükelleflerin ev alıp satma işlemlerinin kısıtlanmak istenmesine tepki gösterdi
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu’nun Amme Alacaklarının Tahsili Yasası çerçevesinde vergi borçlularının yapamayacağı işlemleri genişleten düzenlemelerini kabul edilemez bulduklarını söyledi. Aygün, "Bir yanda kayıtdışılık almış başını gidiyor, diğer yanda kayıtlı mükellef hırsız gibi takip ediliyor" dedi.

Konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ev alıp satmak isteyen vatandaştan, tekel bayi açmak isteyen girişimciye, marka tescili yaptırmak isteyen firma sahibinden, avcılık belgesi almak isteyen avcıya, maden arama izni almak isteyen madenciden, sigorta şirketi açmak isteyen sigortacıya kadar "vergi borcu yoktur" belgesi isteneceğini hatırlattı. Bunlara ek olarak vergi borcu olanların müteahhitlik karnesi alma, özel radyo televizyon kurma, avukatlık bürosu açmak gibi çok geniş bir alanı içine alan "yasaklar" listesinin muhatabı konumuna getirildiğini kaydeden
Aygün, "Vergi tahsilatı, kayıtlı mükellefler üzerinde sürekavına dönüştürülüyor" dedi.

İnşaatın temeline dinamit

Özellikle vergi borcu olan mükelleflerin ev alıp satma işlemlerinin kısıtlanmasının yanı sıra, intikal vergisinin gelir vergisi kapsamına alınması sonucu, eş ve çocuklar üzerine alınan gayrimenkuller üzerinden yüzde 35 vergi alınması uygulamasının inşaat sektörünün temeline dinamit koyacağını ifade eden Aygün, "Vatandaş krize rağmen 3 ayda 3 milyar YTL’lik konut kredisi aldı. Krizin derinleşmeye başladığı şu sıralar, bu tür düzenleme getirilirse devlet kendi bacağına kurşun sıkar. Zaten devlet imkanlarını kullanarak konut üreten TOKİ’nin haksız rekabeti nedeniyle müteahhitlik sektörü zorda. Bu sektör 276 sektörü besliyor. Bu düzenlemenin ne içeriği ne de zamanı doğrudur" dedi.

Vergi tahsilatına etkinlik sağlamak için, amme alacaklarının kapsamını genişletmeden önce, bir vergi barışının devreye sokulmasının şart olduğunu dile getiren Aygün, Maliye’nin tahakkuk etmiş ancak tahsil edilmemiş vergi, resim ve harç alacaklarının 16,7 milyar YTL’yi, bunlara ilişkin gecikme faizlerinin 5 milyar YTL’yi, henüz tahsil edilemeyen vergi cezalarının da 7,6 milyar YTL’yi bulduğunu hatırlattı. Aygün, "Bu kambur esnafın üzerinden alınmadan getirilecek kısıtlamalar olsa olsa piyasayı kilitler" şeklinde konuştu.

Kayıt dışılıkla mücadele nerede?

Hükümetin ne yapacağını şaşırmış bir şekilde akıl almaz vergi tahsil yöntemleri üretmek yerine kayıt dışılıkla, kaçakçılıkla mücadele etmesi gerektiğini kaydeden Aygün, "Bu ülke ekonomisinin yarısı kaçak. Kayıt altındaki mükelleflerin tamamı da Maliye Bakanlığı’nın elinden kaçacak yer alıyor. Kayıt dışı olanlar elini kolunu sallayarak her türlü işlemi yapacak, kayıtlı mükelleften ’borcu yoktur’ belgesi aranacak. Böyle şey olmaz" dedi.

Kaynak: Milliyet