Emlak Broker - Mortgage Broker


Konut Kredisi Mortgage Kredi Faizi Emlak Piyasası Gayrimenkul Sektörü Haberler Makaleler Tavsiyeler Barındıran Kaynak Platform.Artık sitemize www.emlakbroker.com adresinden de ulaşabilirsiniz.

Depreme Dayanıklı İstanbul Projesi Hazır

Etiketler: | 0 yorum

ABD de Perdue Üniversitesinde görev yapan Prof. Mete Sözen, 7 şehircilik uzmanıyla birlikte İstanbul için depreme dayanıklı Cybercity projesi hazırladı. Uydu kentte 4-6 milyon kişi yaşayabilecek. Sözen, "Bu kenti Türk işçisi 6 yılda yapabilir" diyor.






2 AYDA HAZIRLANDI


ABD'nin Indiana eyaletindeki Purdue Üniversitesi'nde İstanbul için depreme dayanıklı yeni bir uydu şehir planı hazırlandı. Üniversitede dersler veren deprem konusunda dünyadaki en tanınmış uzmanlardan Prof.Dr. Mete Sözen başkanlığında, 8 uzmanın 2 ayda hazırladığı uydu şehirde 4 ile 6 milyon arasında insan yaşayacak. Mete Sözen bir an önce İstanbul'a yakın dayanıklı bir uydu kent kurmak zorunda olduklarını vurgulayarak projenin detaylarını anlattı.

Depremin ne zaman ve ne kuvvette olacağını bilmediklerini, fakat iyi bir tahmin yapıp hazırlıklı olmak gerektiğini söyleyen Sözen, daha önce CHP eski Milletvekili Ersin Arılıoğlu'nun yardımıyla, Amerikalı, Japon ve Türk bilimadamlarının katılımıyla İstanbul için bir "tamir planı" yapıp Başbakan Tayyip Erdoğan'a sunduklarını anlattı. Sözen, ancak bir süre sonra bu planın politik kaygılardan dolayı uykuya yatırıldığını gördüklerini, bunun üzerine ikinci bir planı devreye soktuğunu belirtti.

Mete Sözen ikinci planı şöyle anlattı: "Bu proje İstanbul'a yakın yeni bir uydu şehir projesi. Altyapısı ve çevresi depreme dayanıklı olarak inşaa edilecek bu şehri "Cybercity" olarak üniversitede görevli şehircilik uzmanlarından oluşan 7 kişilik bir ekibe 2 ayda hazırlattım. Bu şehirde 4 ile 6 milyon arasında insan yaşayacak. İstanbul'a hızlı tren ile 30 dakika mesafede olmalı.

İlk aşamada böyle bir şehre maddi durumu iyi insanların yerleşeceğini bekliyoruz. İstanbul'da bu sayede pek çok bina boşalacak. Böylece bu binaların tamir edilmeleri ya da yıkılmaları mümkün olacak. Olası bir deprem sonrasında da açıkta kalacak yüzbinlerce istanbullu hemen uydu şehre transfer edilebilecek." İstanbul'daki binaların zaaflarını Bakırköy ve Zeytinburnu'nda yaptıkları çalışmalar ile belirlediklerini de söyleyen Sözen, şu bilgileri verdi:

EKONOMİYE KATKISI

"17 ağustos depremi sonucunda Düzce'de olan olayları İstanbul'a aksettirirsek, hem insanlara, hem de ekonomiye dayanılmaz zararlar vereceğini görüyoruz. Bu uydu şehir banka merkezlerini, holding binalarını, hastaneleri, kamu binalarını, ve tabii yaşanılacak binaları ihtiva edecek. Hem Türkiye ekonomisini çökmekten koruyacak, hem de İstanbul'da kalan insanlar için bir sığınak olacak. Bu şehrin yapımında en önemli koz Türkiye'nin gelişmiş ve dirayetli bir inşaat sektorüne malik olması. Bu şehri Türk işçisi 6 yıl içinde yapabilir. Para önemli değil çünkü şehri yapmaya başlandığı zaman para kendiliğinden oraya akacak.

Üstelik inşaat işlerinde harcanan her YTL Türk ekonomisini 6 YTL daha genişletecek. Ben ekonomist değilim ama benim görüşümle UYDU şehire başlanır başlanmaz hem Türkiye'nin içinden hem dışından yatırım parası gelecek. Bu para mühendislerin, mimarların, işçilerin elinden bakkal, malzemeciye, doktora her türlü servise harcanacak. Ekonomiyi genişletecek."

SELÇUKLU VE OSMANLI MİMARİSİ KULLANILDI

Yeni uydu şehirde modern mimarinin yanısıra eski Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin de kullanılabileceğini belirten Sözen, bilgisayar ortamında yarattıkları yeni istanbul'da geniş meydanlar, caddeler ve birbirinden mesafeli yüksek binalar kullanıldığını belirtti. Böylece alışılagelmiş Türk şehircilik anlayışının dışına çıkılarak güvenlik üst seviyeye getirilmiş.

Merkez in taşınması doğru, para Ankara ya değil İstanbul a gelir

Etiketler: | 0 yorum


Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, Merkez Bankası Başkanlığı ile kamu bankalarının genel müdürlüklerinin İstanbul a taşınması kararı konusunda, "Hükümet, bilimsel olarak araştırıp, soruşturup, dünya konjonktürüne en uygun kararı vermiştir" dedi.


Bayraktar, dün yaptığı açıklamada, "bu kararın, İstanbul'da altyapı sorunlarını ağırlaştıracağı, nüfus artış hızını artıracağı" yönündeki eleştirilerin doğru olmadığını belirtirken "tam tersi, İstanbul'dan sanayi nüfusunun çıkması ile nüfus artış sorununun çözüleceğini" öne sürdü.
İstanbul'a taşınma konusunda halen, Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası ile görüştüklerini, Merkez Bankası ile henüz görüşmediklerini açıklayan Bayraktar, "Talep ederlerse onlara da yer veririz, yerimiz var" diye konuştu.

Sanayi İstanbul'dan uzaklaşmalı
"Dünyanın hiçbir yerinde merkez bankaları başkentlerin dışında değil" şeklinde eleştiriler olduğunu hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti: "Hükümet, bilimsel olarak araştırıp, soruşturup, dünya konjonktürüne en uygun kararı vermiştir. Merkez Bankası zaten vatandaştan mevduat toplayan veya vatandaşa kredi veren bir banka değil. Bankalarla irtibatı var, piyasayı düzenliyor. Bankalar da İstanbul'da. İstanbul'u sanayi şehri olmaktan kurtarmak, İstanbul'dan sanayi nüfusunu boşaltmak lazım. Ankara'yı orta ölçekli sanayi şehri yapmak lazım. İstanbul'u Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın, Ortadoğu'nun ve dünyanın cazibe merkezi haline getirmemiz lazım. Para Ankara'ya değil, İstanbul'a gelir ve İstanbul'dan para akar."

Taşınma İstanbul için bir şans
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına karşı dile getirilen "Ankara'yı boşaltmak, başkenti İstanbul'a taşımak" gibi yanlış bir anlayışın gerilerde kaldığını belirterek "İstanbul'a gelmesini, doğru bir adım olarak buluyorum" dedi. Topbaş, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: "İstanbul'a geçmişte var olan finans merkezi fonksiyonu yeniden kazandırılacak. Bu fırsat var. Coğrafi konumu itibariyle küresel sermayenin özellikle takip ettiği bir kent. Moskova ve Dubai de finans merkezi olma konusunda çok ciddi adımlar atıyor. İstanbul'un böyle bir şansı ve olgusunu bir tarafa bırakıp, 'Merkez Bankası nasıl İstanbul'a gelir?' düşüncesini belediye başkanı olarak doğru bulmuyorum."
Topbaş, yerel seçimlerde aday olup olmayacağı yönündeki soruya da "Adayım. Devam etmek istiyorum. Ancak bunun kararını partim verecek" karşılığını verdi.

Levent teki son değerli arazi için Ortadoğulu yatırımcılar sıraya girdi

Etiketler: | 0 yorum


Garanti Bankası nın satışa çıkardığı Tekfen Sabancı İş Kuleleri ve Metrocity e komşu arazi Ortadoğulu yatırımcıların iştahını kabarttı Dubai şeyhi El Maktum un şirketi Sama Dubai nin en yüksek teklifi verdiği Levent teki İETT Garajı arazisinin hemen yanında yer alan arazinin 29 Şubat ta ihalesi yapılacak


Satışa çıkardıkları alanın bölgede boş kalan tek arazi olduğuna dikkat çeken Garanti Yatırım İcra Kurulu Başkanı Metin Ar, "Bu arazi yatırımcılar için son şans. Bu bölgede yatırım yapmak için başka arazi kalmadı, bu nedenle ihaleye büyük ilgi gösterilmesini bekliyoruz. Büyük ilgiyle karşılaştık. Başta Dubaili olmak üzere Ortadoğulu yatırımcılardan çok talep var" diye konuştu.
Önceki gün gazetelere verilen ilanlarla satışı duyurulan 11 bin 648 metrekarelik arazi için bilgi odası ve saha gezisi süreci açıldı. Arazi için 150 milyon dolarlık muhammen bedel belirlendi.
Zincirlikuyu-Levent-Maslak iş alanında konumlanan gayrimenkulün sahibi isminin açıklanmasını istemezken sadece gizlilik anlaşması imzalayan firmalara arazinin sahibinin açıklanacağı öğrenildi.

1 milyon dolar teminat isteniyor
2.5 emsalle inşaat yapılabilecek arsada bodrum katlarıyla birlikte yaklaşık 100 bin metrekare inşaat yapmaya müsait imar planı bulunduğu belirtildi. İhale için geçici teminat tutarı 1 milyon dolar olarak belirlendi. Tekfen, Sabancı, İş Kuleleri ve Metrocity gibi büyük binaların tam merkezinde yer alan arazi için hem yerli hem de yabancı yatırımcıların büyük ilgi göstermesi bekleniyor. Yatırımcılar Karayolları arazisinin satışında da danışmanlık üstlenen Garanti Yatırım'dan 22 Şubat Cuma gününe kadar kapalı teklif zarflarını alacak, 29 Şubat Çarşamba günü ise ihaleye davet edilen en yüksek 4 teklif sahibinin 4 milyon dolar tutarındaki ek geçici teminat mektuplarının teslim edilmesi gerekiyor. İhale 29 Şubat Cuma günü saat 10.30'da açık artırma usulüyle yapılacak.

Küçük olması satışı kolaylaştıracak

Garanti Yatırım İcra Kurulu Başkanı Metin Ar, söz konusu arazi için 150 milyon dolarlık muhammen bedel belirlediklerini vurgulayarak, arazinin İETT Garajı, Karayolları arazisine kıyasla küçük olduğunu söyledi. Ar, "Küçük olması satışı açısından çok daha kolay olacak. Çünkü daha uygun bir fiyat ortaya çıkabilir. Araziyi önce yurtdışında pazarladık. Büyük ilgiyle karşılaştık. Başta Dubaili olmak üzere Ortadoğulu yatırımcılardan çok talep var" dedi.
Karayolları arazisini pazarlarken yurtdışı tanıtımlarına ağırlık vermeleri nedeniyle eleştiriler aldıklarını aktaran Ar, "Bu nedenle biz de yurtiçinde tanıtıma başladık. Yerli yatırımcılardan da aynı ilgiyi bekliyoruz. Bölgede teklif edilen rakamlardan sonra bu arazi de çok değerli hale geldi" diye konuştu.


Arazinin hiçbir imar sorunu olmadığına dikkat çeken Ar, alışveriş merkezi, rezidans ve iş merkezi yapılması için çok ideal bir arazi olduğunu ifade etti.

TOKİ sahillere de açılıyor

Etiketler: | 0 yorum



TOKİ, Çanakkale’den Mersin’e kadar olan sahil kesimi ve kaplıcaların bulunduğu yörelerde villa kentler ve tatil köyleri kuracak


AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, TOKİ, Maliye Bakanı Unakıtan’ın isteğiyle Çanakkale’den Mersin’e kadar olan sahil bandı ve kaplıcaların bulunduğu yörelerde, yabancılar için villa kentler ve tatil köyleri kuracak. Yabancılar için ’hasılat paylaşımı’ yolu ile yaptırılacak bu yerlerin içinde sağlık birimleri, spor alanları, yaşlılar için huzurevi gibi sosyal tesisler de yer alacak. Aynı şekilde golf turizmine yönelik, çevrelerinde golf sahaları bulunan özel villa kentler de inşa edilerek, yabancılara satılacak.


Maliye Bakanlığı ile TOKİ arasında, söz konusu projeye ilişkin bir protokol imzalanacak. Çalışmaları devam eden proje kapsamında Maliye Bakanlığı, Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İzmir, Aydın, Muğla, Antalya ve Mersin gibi sahil kentleriyle Denizli ve Afyonkarahisar gibi kaplıca turizmine uygun bölgelerde yabancılar için ikinci konutların yapılabileceği Hazine arazilerini belirleyecek. Bu araziler daha sonra villa kentler ve tatil köyleri inşa edilmek üzere TOKİ’ye devredilecek.


Yurt dışına pazarlanacak
İspanya modeli ile gerçekleştirilen villa kentler ve tatil köyleri, inşaatı üstlenen ya da bu iş için ayrıca kurulan özel sektör firmalarınca yurt dışında pazarlanacak. Satış, doğrudan mülk satışı ya da devre mülk satışı şeklinde olacak. Villa kentler ve tatil köylerinin işletmesi de özel sektör eliyle yürütülecek.

Yabancılara satılacak villa kent ve tatil köylerinden elde edilecek gelirin bir bölümü TOKİ tarafından Hazine’ye aktarılacak. Maliye Bakanı Unakıtan’ın, satıştan sağlanacak gelirin yüzde 50’ye kadar olan bölümünün Hazine’ye verilmesini istediği ancak orana ilişkin kararın görüşmelerde kesinleşeceği öğrenildi.

‘Az katlı evler yapılacak’
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, oluşturulan model ve projeyi AA muhabirine değerlendirirken, Maliye Bakanı Unakıtan’ın, İzmir’den Mersin’e kadar olan sahil şeridinde yabancılar için konut yapma projesini hayata geçirmeye dönük bir takım adımları olduğunu anımsattı. Konuyla ilgili Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile görüşmelere başlandığını anlatan Bayraktar, şöyle konuştu:

"Görüşmelerimiz belli bir noktaya geldi. Tatil ve dinlenme köyleri, sahil kesimindeki yerleşim birimlerinde 5 yıldızlı otelcilik hizmetlerinin verildiği siteler kurma noktasında çalışmamız var. Bu şekilde hem Türkiye’nin dışa açılmasını sağlamayı, hem turizm gelirlerini artırmayı, hem de sahillerdeki görünümü güzelleştirmeyi amaçlıyoruz. Az yoğunluklu, bahçesi, yeşili bol, az katlı evler yapma çalışmamız var. Bu model zaten İspanya’da var."

Kiralama olmayacak
TOKİ Başkanı Bayraktar, Antalya, Muğla, Aydın, Fethiye ve Mersin’e kadar olan sahilde inşa edilecek villaların, mülk ya da devre mülk şeklinde satılacağını, buralarda kiralama yoluna gidilmeyeceğini de bildirdi. Bayraktar, buralarda ve tatil köylerinde 5 yıldızlı otel hizmeti verileceğini de söyledi. Bu tesisleri devletin yapmayacağını, TOKİ’nin hasılat paylaşımı yoluyla gerçekleştireceğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Çanakkale’den Mersin’e, Hatay’a hatta İskenderun Körfezine kadar olan sahilde nerede güzel bir yer bulursak, sahili bozmadan, biraz içerde olmak kaydıyla kıyıyı tahrip etmeden, yeşil dokuyu bozmadan, yapılaşmaya uygun olan yerleri en iyi şekilde değerlendireceğiz. Böylece hem ekonomiye hem turizm sektörüne katkıda bulunacağız. Bunları müteahhitler yapacak, daha sonra bedelini bize ödeyecek. Kazandığı paydan da bize ödeme yapacak. Ancak özel sektör istediği gibi inşa edemeyecek. Bu tesislerin, sahilin yapılaşma rejimine, siluetine, tarihi dokusuna, doğal yapısına ve sahildeki imar şartlarına uygun bir şekilde yapılmasına özen göstereceğiz. TOKİ, projenin her safhasına müdahil olacak. Çok katlı bina pek düşünmüyoruz ama sahilden biraz daha içerilerde olursa az katlı binalar olabilir. Golf sahaları, tenis kortları ve diğer sportif tesisler, yeşil alanlar, yürüyüş parkurları, insanların sağlıklı yaşayabileceği sosyal ve modern yaşamın gerektirdiği donatıları oluşturacağız."

Bayraktar, İspanya modeli kapsamında da Afyonkarahisar ve Denizli’de de yine yabancılara yönelik kaplıcaların bulunduğu bölgelerde, termal tesisler de kurulacağını belirtti.

GYODER ve Gayrimenkul Zirvesi tescillendi

Etiketler: | 0 yorum


GYODER Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği ve sektörde gündem yaratan Gayrimenkul Zirvesi GYODER tarafından tescil ettirilerek isim hakkı alındı

Gayrimenkul sektörünü bir araya getirerek tanıtım ve temsilini sağlayan, sektöre kalite, kontrol ve eğitim konularında standartlar getiren GYODER, hem Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği GYODERi hem de Gayrimenkul Zirvesi’ni tescil ettirdi.


Türkiye’deki gayrimenkul yatırım ortaklıklarının (GYO) temsilcileri tarafından, 1999 yılında kurulan GYODER, kuruluşundan bu yana düzenlediği Gayrimenkul Zirveleri, konferanslar, paneller, eğitim seminerleri ve Türkçe-İngilizce olarak yayınladığı Gayrimenkul Araştırma Raporları ile gayrimenkul sektöründeki kişi ve kuruluşlarca yakından takip ediliyor.

GYODER, bugün 250’ye yaklaşan üye sayısıyla sektörde önemli bir sinerji oluşturuyor. GYODER’in 2000 yılından beri düzenlediği “Gayrimenkul Zirveleri” de sektörde ilk ve tek olarak katılımcıları ve gündem yaratan içerikleri ile Türkiye’de gayrimenkul sektörünün tüm yönleriyle tartışıldığı geleneksel gayrimenkul platformu haline geldi.

Maketten Konut Alan Kazandı

Etiketler: | 0 yorum


Etaplar halinde tamamlanarak teslim edilen pek çok markalı konut projesine, projenin çıkış tarihinde yatırım yapanlar kazançlı çıktı. 2-3 yıl önce başlayan ve bugün bazıları teslim edilen projelere başlangıçta yatırım yapanların, bugün dairelerini sattıkları takdirde paralarını yüzde 100'ü aşan oranlarda geri alma imkânı doğdu. Hatta 2005 yılından bu yana mevduata yatırım yapanlar yüzde 45, altına yatırım yapanlar yüzde 51 oranında getiri elde ederken, parasını Fulya, Maslak, Ulus ve Esentepe gibi lokasyonlarda yer alan bazı konut projelerinde değerlendirenler yüzde 185’e varan oranda kazançlı çıktı. Emlak danışmanları, yaşayacağı evi sadece maket üzerinde görerek alan müşterinin sonuçta bir riske girdiğini, inşaat şirketlerinin de bu müşterilere pazarlık gücü bıraktığını ifade ediyor.

Taşyapı’nın Maslak’taki projesi Mashattan’da 85 metrekarelik bir dairenin 2005 yılındaki fiyatı 250 bin YTL iken, bugün YTL bazında yüzde 112 primlenerek 530 bin YTL’ye çıktı. Projenin dolar bazında ortalama metrekare fiyatlarındaki artış da yüzde 50 seviyesinde gerçekleşti, 2 yıl önce metrekaresi 2700 dolar olan fiyatlar bugün 4058 dolar seviyesinden başlıyor.

Aşçıoğlu İnşaat’ın Ulus’ta inşa ettiği Selenium City satışa çıktığı 6 aylık sürede dolar bazında yüzde 54 oranında prim yaptı. Şirket başlangıçta belirlediği 3 bin dolarlık metrekare fiyatını 6 ayda 5500 YTL’ye yani 4620 dolara çıkardı.

İlk başta fiyatlar düşük tutuluyor
Soyak’ın satışına 2004 yılında başladığı Halkalı’daki Olympiakent de, şehir merkezindeki en çok kazandıran projeler arasında yer aldı. Proje 3 yılda yüzde 185 oranında prim yaptı. 3 yıl önce 140 metrekarelik bir dairenin ortalama metrekare fiyatı 575 dolarken bugün 1715 dolar seviyesinde seyrediyor. Aynı projede 60 metrekare dairenin ortalama metrekare fiyatı ise 650 dolardan 1850 dolar seviyesine kadar yükseldi. Emay İnşaat’ın 2005 yılında lansmanını yaptığı Kentplus Ataşehir projesinde 165 bin dolar olan 150 metrekarelik bir dairenin şimdi ikinci eldeki fiyatı 364 bin 500 dolar seviyelerinde seyrediyor.

İnanlar İnşaat'ın Beşiktaş Fulya'da 10 dönüm arazi üzerinde inşa ettiği Terrace Fulya projesinde 58 metrekare daireler şu anda 350 bin dolar seviyesinde satışa sunuluyor. Dairelerin ilk çıkış fiyatı ise yaklaşık 162 bin dolar düzeyindeydi. Bu projede de dolar bazında artış oranı yüzde 116’ya denk geliyor.

Century 21 Türkiye Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, inşaat firmasının da hem projeye başlaması hem de projesine alıcı çekebilmesi için başlangıçta fiyatlarını daha ılımlı rakamlarda tutması ya da müşteriye pazarlık gücü bırakması gerektiğini söyledi. Saatçi, "Projenin satışı ilerlediğinde, binalar yükselmeye başladığında artık müşteri gördüğü bir konutu satın alırken, proje sahibi de artık müşteri tarafından talep görmüş, görmeye devam eden, doluluk oranı artmış, yeni bir yaşam mahallinin sona kalmış en değerli konutlarını satar konuma geliyor. Dolayısı ile bu aşamada fiyatlar daha da yükseliyor” dedi.
Risk alan kazançlı çıkıyor
Colliers International danışmanlık departmanı sorumlusu Cem Demiröz de bunun pazara çıkan ürünün kalitesinin anlaşılabilmesi için projeyi geliştiren firmanın ilk müşterilere sağladığı bir avantaj olduğunu ifade ediyor. Demiröz, "İlk etap pazarlandıktan sonra artık ürün piyasaya çıktığı için beklentileri karşılayıp karşılamadığı da ölçülmüş oluyor ve takip eden etaplara olan talep artışına bağlı olarak fiyatlar da yükseliyor. Bu durumda ilk etapta risk alan müşterilerin kazancı da diğer etaptaki müşterilere göre daha fazla oluyor" dedi.

Bu tür projelerde önce hareket edenlerin en fazla riski aldıkları için en fazla kâr edenler olduğunu ve şehrin büyüme yönünde bulunan yeni lokasyonlar ve yeni konseptlere yatırım yapmanın hâlâ en doğru hareket olacağını ifade eden Demiröz şunları söyledi: "Şehrin genişlediği lokasyonlarda yeni yapılan projelerde altyapı, ulaşım, konsept gibi başlangıçta birçok soru işareti ve riskler bulunmaktaydı. Bunlara örnek olarak Ataşehir bölgesini verebiliriz. Ancak zaman içerisinde bu risklerin ortadan kalkmasıyla birlikte yeni projeler hayata geçirildi ve bu tür bölgeler kendi kendine yetebilen ve her türlü altyapıya sahip bölgeler haline geldi. Bu gelişim sırasında fiyatlar da büyük oranda arttı. Buna ek olarak residence konsepti gibi şehirde yaşayanların pek alışkın olmadığı ancak yapıldıktan sonra büyük talep gösterdiği konseptler de çok hızla değer kazandı. Burada birçok başarılı proje gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Ancak bugün itibariyle birkaç yıl öncesinin yatırım ve kâr fırsatı bulunmamakta. Bundan sonra artık yüzde 10-15 gibi sınırlı fiyat artışlarının gerçekleşmesini bekliyorum. Buna ek olarak özellikle Avrupa yakasında, Levent, Etiler, Şişli, Taksim gibi merkezi bölgelerde bulunan residence projeleri oldukça değerlendi. 3-4 yıl önce metrekaresi 1500-2000 dolara satılan residence üniteleri artık metrekaresi 5000-6000 dolara alıcı bulabiliyor. Bundan sonraki residence projelerinin de yüksek talep göreceğini ve fiyat artışının devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü residence arzı henüz doyum noktasına uzak görünüyor."

Fiyat artışı bölge ile ilgili değil Etaplar arasındaki yüksek oranlı fiyat artışlarının bölge ile doğrudan bir ilgisi olmadığını da savunan Ahmet Rauf Saatçi bu durumun taleple ilgili olduğunu söyledi. Saatçi "Bir dönem talebin çok arzın düşük olması bu fiyat farklılıklarını yarattı ama son altı aydır biz piyasada böyle bir durum olduğunu gözlemlemiyoruz. Şimdi sektör belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Artık fiyat artışları önceki dönemlerde olduğu gibi daha itidalli. Arzın yetersiz olduğu dönemde satış yapanlar bu anlamda kârlı çıkmış olabilirler ama şu günlerde müşterinin alternatifi çok fazla” dedi.


HABER - SELMA ŞENOL

En karlı yatırım aracı nedir?

Etiketler: | 0 yorum

En karlı yatırım aracı gayrimenkul

İzmir’in Narlıdere İlçesi’nde inşa ettiği 168 lüks konutla kentin prestij projelerinden birini yapan ‘Folkart Yapı’nın Genel Müdürü Mesut Sancak, “Dolar, euro veya başka bir yatırım aracı gayrimenkul kadar kazandırmaz” dedi.
İnşaat sektöründe 6 aylık durgunluk dönemi görüldüğünü belirten Genel Müdür Mesut Sancak, kendilerini gibi lüks konut yapan ve ‘A Plus’ müşterisi olan firmalar için bir durgunluğun söz konusu olmadığını söyledi. Sancak, 168 lüks konutun 3′te 1′ini sattıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Müşterilerimize 2009 Nisan’da evlerini teslim etme sözü vermiştik ama bunu 2008 yılı sonunda gerçekleştireceğiz. Kuzey Irak’taki gelişmeler, kredi faizlerinin yılsonu itibariyle düşmemesi normal standartlarda ev satan firmaların satış rakamlarında en dip noktayı görmesine yol açtı. İnşaat sektörü 2007 yılının ilk 6 ayında yüzde 15′lik gelişme gösterirken, 3′üncü çeyrekte ise bu rakam yüzde 4.5′lere geriledi. Son 4 yıldır sektördeki büyüme yıllık ortalama yüzde 15- 20 olurken bu yılsonunda rakamın yüzde 10′larda kalacağına inanıyorum. Ciddi düşüş var ve konut sahibi olmak için en güzel zaman” dedi.

‘2008’de fiyatlar artacak’
Piyasada arz fazlasının orta ve alt sınıflarda daire fiyatlarının ucuzlamasına neden olduğunu ancak ‘A Plus’ dairelerin ise bunlardan etkilenmediğini belirten Sancak, şöyle devam etti:
“Sektörde kriz değil durgunluk yaşanıyor. Gayrimenkul her zaman en gözde yatırım aracı olmaya devam edecektir. Hızlı artan nüfusla Türkiye’nin yılda ortalama 600 bin yeni konuta ihtiyacı var. İnşaat safhasından yatırım yapanlar hiçbir zaman zarar etmez. Dolar, euro veya başka bir yatırım aracı gayrimenkul kadar kazandırmaz. 2008′in ilk 3 ayında konut fiyatlarının yukarı doğru çıkacağına inanıyorum.”

İzmir’deki ikinci yatırımlarının 2008 Ocak ayı sonunda Mavişehir’de olacağını belirten Mesut Sancak, 12 milyon dolarlık projeye imza atacaklarını söyledi. Sancak, bu kapsamda 22 katlı, 24 dairenin yer alacağı farklı bir binanın İzmir’e kazandırılması projesine başlayacaklarını vurguladı.

Cesur Sert / İzmir(DHA)

40 bin YTL'ye villa

Etiketler: | 0 yorum


Prefabrik villalar, hem şehir kaçkınlarının sığındığı huzurlu mekanlar hem de ucuz ev sahibi olmak isteyenlerin can simidi. İki haftada dikilen bu pratik, sevimli konutların sayısı her geçen gün artıyor.


Büyük şehirlerde devasa binalar yükseledursun modern dünyanın keşmekeşliğinden sıkılanlar dağ ya da bağ evlerine kaçıyor. Ama bildiğiniz betonarme binalara değil!


Şehir kaçkınlarının yeni sığınakları ucuz, depreme dayanıklı, pratik ve şık prefabrikler. Ustalarla, inşaat işçileriyle uğraşmak yerine 15 günde ‘Hayallerinin evi’ne kavuşuyorlar artık. Hal böyle olunca üretici firmalar talepleri karşılamakta zorlanıyor, modern prefabrik yapılar hızla artıyor.


Genelde depremlerin ardından hatırladığımız prefabrik konutların özellikleri ne? Kimler, niçin bu yapıları tercih ediyor? Bir de krediye uygunlar mı?


Prefabrik evlerin normal evden hemen hemen hiçbir farkı yok. Ne odalarını ne de mutfak ve banyosunu gezerken garipsiyorsunuz. Aksine kendine has şirinliği dikkatinizi çekiyor, içinizi ısıtıveriyor. Konutlar tek ya da en fazla çift katlı yapılıyor. Mekânın planı çizilirken evin her alanı değerlendiriliyor. Bu da kullanım kolaylığı sağlıyor ev sahibine.


Prefabrikin duvarları panel sistem olduğu için çivi yerine vida kullanmanız gerekiyor. Eviniz sökülüp başka bir yerde tekrar kurulabiliyor. Yapılarda tadilat yapmak da mümkün. Prefabriklerin yapımında kullanılan hiçbir madde insana ve çevreye zarar vermiyor. Tüm hammaddeler TSE şartlarına uygun. Dış görünümü Amerikan evlerini hatırlatan prefabrikleri her yere yaptırabiliyorsunuz. Eğer arsanız varsa şehrin göbeğine dahi bir tane diktirebiliyorsunuz mesela.


Belediyelerden izin almak kolay. Hatta ruhsat çıkarma işlemleri daha ucuza mal oluyor. Fakat çoğu vatandaş kentin ortasındaki arsasını müstakil ev şeklinde değerlendirmek yerine müteahhit bir firmaya vererek birkaç daire sahibi olmayı tercih ediyor. Hal böyle olunca; prefabrik evlerin mekânı ilçelere, ormanlık arazilere, dağ ve bağlara doğru kayıyor. DEPREME YÜZDE YÜZ DAYANIKLI İstanbul’un Tuzla semtinde prefabrik yapı firmalarının çoğunu bulmak mümkün. Prefabrik konutları kendi üretip kendi satan üç büyük firma var. Eğer isterseniz satış ofisine ‘Hayalimdeki ev’ diyerek kendi çizdiğiniz planı götürüyorsunuz.


Mevcut bir planınız yoksa kaç metrekarelik bir yuvaya ihtiyacınız olduğunu söylemeniz de yeterli. Firmaların sürekli yaptığı belli başlı ev modelleri var. Onlardan birini de seçebiliyorsunuz gönül rahatlığıyla. Tek katlı evlerin metrekaresi 200 YTL’ye gelirken villalarda fiyat 250 YTL’ye çıkıyor. Prefabrikte istediğiniz her değişiklik ya da lüks, size artı bir masraf çıkarıyor. Hayalinizdeki evin planı bilgisayar üzerinde çiziliyor. Firma prefabrikin konulacağı yere beton attırmanızı söylüyor. Siparişiniz 3-7 gün içinde hazırlanıyor. Bu esnada tabana atılan betonun kuruması lazım. Eviniz tıpkı bir yap-bozu andıran parçalarıyla koca bir tır içinde kapınıza getiriliyor. Eğitimli, profesyonel montaj ekibi yağmur, kar yoksa bir hafta içinde parçaları birleştiriyor.


Elektrik ve su tesisatını kurup anahtarınızı teslim ediyor. Yalnız bir iki ayrıntı için sizin de kolları sıvamanız şart. Mesela; hanenizin zemin ve kalorifer döşemeleri, mutfak dolapları, elektrik, pis ve temiz su borularının dış bağlantıları, imar izni ve banyo döşemeleri size ait. Eğer İstanbul dışındaysa ev ya da villa, bir hafta kadar montaj ekibini misafir etmeniz isteniyor. Tabii bu küçük ayrıntılar toplam maliyeti az da olsa artırıyor. Prefabrik evlerin teknik özeliklerine gelince; dış cepheler metrekare başına 80 kg kar yükü, 90 km/saat rüzgar hızına uygun şekilde hazırlanıyor. Ayrıca birinci derecede deprem şartları göz önünde bulundurularak tasarlanıyor her türlü ayrıntı. İç ve dış duvarlar; çift taraflı çimentolu yonga levhadan (betopan) yapılıyor. Isı yalıtımı için 44 mm kalınlığında polistiren sert köpük kullanılıyor. Böylece bina hiçbir zaman su ve nemden etkilenmiyor, yangın çıkma durumunda ise asla alev almıyor.


Duvarlar, galvaniz sac malzemeden bükülerek özel kenet sistemi ile birleştiriliyor. Çelik makaslar, çatıda her 125 cm’de bir kullanılıyor. Parçalar arasındaki bağlantılar cıvata ve somun sistemiyle yapılıyor. Yani malzemeler defalarca sökülüp tekrar takılabiliyor. Dış metal yüzeylerde çift kat astar, çift kat sentetik yağlı boya kullanılırken iç duvar ve tavanlarda plastik boya tercih ediliyor. Tabii iç ve dış cephe rengini siz belirliyorsunuz. Nev-Yap, 22 yıldır yapı tasarım ve üretimi yapan Kartal Plast’ın prefabrik evler için kurduğu yeni bir firma.


Taleplerin hatırı sayılır düzeyde artması Nev-Yap’ı 13 bin metrekarelik prefabrik üretim fabrikası kurmaya teşvik etmiş. Nev-Yap’ın İşletme Müdürü Hakan Durmaz, Türkiye’nin henüz bu özellikli yapılarla tanışmadığı, birkaç yıl içinde prefabrik ev sayısının yüzde yüzün üstünde artacağı kanaatinde. Çünkü evler kısa zamanda yapılıp teslim ediliyor. Defalarca sökülüp istenilen yere tekrar yapılabiliyor. Montaj esnasında kesinlikle çevreye rahatsızlık verilmiyor. Evler kişisel zevklere göre üretiliyor. En eski prefabrik üretim firmaları arasında adı anılan Villa Yapı’nın Pazarlama Müdürü Ahmet Celep, “Hazır ev konutsuzluğa en çağdaş ve ekonomik çözümdür” diyor. Celep, prefabrik evlerin yoğun tercih sebebini şöyle açıklıyor: “Oldukça ekonomik.


Yüksek inşaat giderleri yok çünkü. Her türlü yerleşim ve kullanım amacına uygulanabiliyor. Çok emniyetli. Deprem riski kesinlikle yok. Her yerin yerle bir olduğu bir depremde ancak salınır ve esner. Yalnızca silikonlarda çatlama olabilir. Modern ve postmodern tasarlanabiliyor. Bakım ve yenileme giderleri düşük.” MÜŞTERİLERİN ÇOĞU ÜNİVERSİTE MEZUNU Prefabrik satışları ülkemizde nisan-ağustos aylarında artıyor. Çünkü ev kurulurken yağış olmaması gerekiyor. Büyükşehirlerde yaşayanlar genelde prefabrik evleri yazlık ya da dağ evi maksadıyla ilçelere yaptırıyor. Prefabrik yapıları büyük şehirlerin göbeğinde göremesek de İç Anadolu, güney sahillerinde, Ege ve Marmara Bölgesi’nde fazlaca rağbet var. İzmir, Antalya, Kayseri, Ordu, Trabzon, Adana, İskenderun, Bingöl ve Bitlis son zamanlarda en çok prefabrik ev satın alan iller arasında. Ahmet Celep genel müşteri portföylerini şöyle sıralıyor: “Yüzde 60’ı üniversite mezunu.


Büyük şehirlerden sıkılıp kendini doğal hayata kaptırmak isteyenler. Yüzde 15-20’si çeşitli sebeplerle evlerini kaybedip uygun fiyata yeni bir mekâna sahip olmak isteyen dar gelirli, eğitim düzeyi düşük kesim. Geri kalanlar da evsizlere yardım etmek amacıyla prefabrik yapıları tercih eden hayırseverler. Onlar bazen bir köyün kütüphanesini, okulunu da prefabrik yaptırabiliyor.” Prefabrik tek katlı 70 metrekarelik bir ev 17-20 bin YTL, çift katlı villalar ise 40-50 bin YTL civarında. Üstelik bu evler için belediyeden izin almak da kolay. Yalnız, konut kredisi verilmiyor.


Bankalar, prefabrikleri ‘taşınabilir mal’ statüsünde tanımladığı için, tüketici kredisi veriyor. Arsasını ipotek edenler ise konut kredisi alabiliyor. EN BÜYÜK DERDİ, ZİYARETÇİ FAZLALIĞI! Prefabrik evlerin ekonomik, pratik ve sevimli olduğu söyleniyor. Peki bu avantajlı evlerde yaşayanlar ne düşünüyor? Esra-Cumhur Soylu çifti İstanbul- Beykoz’daki Kirazlıyayla Köyü’nde oturuyor. 5 ay önce evlenmişler. İlk yuvaları 180 metrekarelik iki katlı, sarı bir prefabrik ev olmuş. 70 bin YTL’ye mal etmişler. Onlar bu kullanışlı mekânın değerini yaşadıkça anlayanlardan.


Beykoz’da esnaflık yapan Cumhur Bey neden prefabrik evi tercih ettiklerini anlatıyor: “Evlenecektik ama evimiz yoktu. Araştırdık 15 gün içinde yepyeni bir mekana kavuşabileceğimiz söylendi. Firmaları araştırdık. En büyük avantajımız ev yapabileceğimiz bir arsamız olmasıydı.” Esra Hanım da deprem korkularının olmamasından mutlu. Yaşadıkları yerde onların dışında birkaç tane daha prefabrik ev var. Fakat en yeni ve en büyük onlarınki olunca hanelerini gezmeye, fotoğrafını çekmeye gelen çok oluyor.


Şener-Refiya Arslanyılmaz çifti Beykoz’un Elmalı Köyü’nde yaşıyor. Üç çocukları var. Bir ay önce taşınmışlar prefabrik evlerine. Evleriyle alakalı hiçbir şikayetleri yok. Bu evin Arslanyılmaz Ailesi için önemi büyük. Refiya Hanım hikâyelerini anlatıyor: “Eşim prefabrik yapı olmasını çok istiyordu. Çünkü 2005’te 17 yıllık yuvamız belediyenin evi yola dahil etmesiyle yıkıldı. 1,5 yıl kirada oturduk. Evimizin yıkılması bizi çok üzdü ama elden gelen bir şey de yoktu. ‘Prefabrik olsun. Yine sorun çıkarsa gittiğimiz yere söküp götürürüz’ dedik.” Beykoz Yangın İhbar Birimi’nde çalışan Şener Bey, üç gün boyunca ‘kendilerine özel’ bir mekanı planlamaya çalışmış fakat olmamış.


Refiya Hanım ise bir saat gibi kısa bir sürede hayalindeki evi çizivermiş. Firma da istekleri üzerine prefabriği yapmış. 110 metrekarelik iki katlı ev 40 bin YTL’ye mal olmuş. Arslanyılmaz Ailesi çevrelerinden gelen ‘Bu evler dayanıklı değil, uzun yıllar kullanamazsınız’ uyarılarına kulak asmamış. Ev hanımı Refiya Hanım “İyi ki kimseyi dinlememişim” diyor bugün. Civardaki ilk prefabrik ev onlarınki. Hemen her gün yeni birileri evlerini görmeye geliyor. Varlıklı ailelerin yazlık için, orta kalem ailelerin de konut ihtiyacını gidermek niyetiyle evlerini ziyaret edip fotoğraf çektiklerini söylüyor Refiya Hanım.


Kaynak: Aksiyon

Emlak yatırımını daha fazla ertelemeyin

Etiketler: | 0 yorum


Görüştüğümüz emlakçıların hemen hemen hepsi aynı görüşte birleşiyor: "Mayıs 2006’da yaşanan küresel dalgalanma ve son mortgage krizi yüzünden durgunluk var ama, bu durgunluğu ve yer yer yaşanan düşüşleri avantaj olarak değerlendirin." RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı ise bir adım daha öne geçerek 15 Mart tarihini verdi. Arpacı, "Bu tarihten sonra piyasa açılır, Nisan’da iyice hareketlenir. Alımı daha fazla ertelemeyin, parayı bankada tutmak yerine bu seviyelerden alın" diyor.



Emlak piyasalarında genel seçimlerden sonra oluşan iyimser havanın etkisi kısa sürmüş, beklentilerin aksine durgunluk aşılmamıştı. Nitelikli bazı projelere olan ilgi dikkat çekerken, ikinci el piyasada işler umulduğu gibi gitmiyor. Görüştüğümüz emlakçılar, bir süredir ortak bir görüş etrafında birleşiyor: "Emlak almayı düşünen, hatta bu iş için kıyıda köşede parasını yatırım için bekletenler daha fazla beklemesin. Fırsat bu fırsat..."


Yatırımcı dehası bu
Turyap Yönetim Kurulu üyesi Başak Soner ise şu ifadeleri kullanıyordu: "Yatırımcı dehası denilen şey, böyle kriz sonrası dönemleri avantaja çevirecek adım atmak; bunu öngörebilmektir. Mantıken bir malın çok talibi olursa, fiyatı da çok çabuk artar. Piyasada nicedir bir ivme bekleniyor; beklediğimiz bu ivmeyi 2008’de yakalarız. Bekleyenler ise beklemek için daima bir sebep bulur: Yaz geçsin, kış geçsin, bayram bitsin, faizler düşsün... Bazıları da ’Kervan yolda dizilir’ der. Şu günlerde bize sorulduğunda ise şu yanıtı veriyoruz: ’Erken kalkan yol alır.’ Siyasi ve ekonomik istikrarın pozitif etkileri tüm sektörlere, başta gayrimenkul sektörüne de yansıyacaktır. Her ne kadar gayrimenkul sektörü çabuk tepki vermese de, taşlar yerine oturunca hareketlilikten nasibimizi alırız.
Erken kalkan erken yol alır..."


Anadolu yakasında bambaşka bir konsepte el atarak; 2000 yılından bu yana nitelikli konut projelerinin ikinci eldeki adresi olmayı başaran RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı ise bir adım öne geçerek, piyasalarda Mayıs 2006’dan beri yaşanan durgunluğun 15 Mart’tan sonra aşılacağını söylüyor. Selami Arpacı, "Benim görüştüğüm emlakçı, gayrimenkul danışmanı arkadaşlar, piyasanın 15 Mart’tan sonra hareketleneceğini düşünüyor. Ben de aynı görüşü paylaşıyorum. Piyasada, bu tarihten sonra hareketlilik başlar, Nisan’da ise iyice hareketlenir" diye konuşuyor.


Emlak sektörünü yatırım için düşünenlerin de bunun farkında olduğunu ve şimdiden alım yapmaya başladığını kaydeden Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:


Yenisini alacaksanız satın
"Bence küçük çaplı hareket, şimdiden başladı. Piyasayı harekete geçirmek için değil, gerçekten böyle bir gözlemim olduğu için söylüyorum. Bu öngörüye sahip olanlar alıyor. Müşterilere de tavsiyem, mülklerini şimdi satmamaları yönünde. Satarlarsa bile hemen yeni bir mülk alacaklarsa satsınlar. Nakit paranız varsa da bankada bekletmeyin. Bu fiyatlara mülk alma fırsatını Nisan’da bulamayabilirsiniz. 2006 Mayıs’ındaki küresel dalgalanmadan bu yana inşaat malzemelerine gelen zamlar daire fiyatlarına yansıtılmadı. Müteahhit firmalar kendilerini frenliyor. Piyasa hareketlenmeye başlayınca, aradaki farklar da kapanmaya başlayacak. Fırsat bu fırsat. Şu üç ay... Bugün ne dolar, ne döviz, ne de diğer yatırım araçları gayrimenkulün getirdiğini getirmiyor."


Markalı projelerdeki ikinci el daireler de kolay pazarlanıyor
Anadolu yakasındaki markalı projelerin ikinci el adresi olduklarını söyleyen REMAXABCbrokeri Selami Arpacı, "Bu tip nitelikli projeler ve bir markalı emlakçı olmam, benim bu kadar cabuk büyümemde en büyük etkiye sahip. Bugün 5 franchise ofisimiz ve 6 markalı projede satış ofisimiz var" diyor. Selami Arpacı, markalı konut projelerindeki kiralık ve satılıkların artık kendi rüstünü ispatlamış olduğunu ifade ederek şunları kaydediyor: "İnsanlar zaten bilinen bu marka konut projelerine daha büyük güven duyuyor. Bu projeler hem bina güvenliği hem insan güvenliği sunuyor. İnsanlar zaten son dönemde tedirginlik yaşıyordu. Artan olaylar, deprem korkusu insanları nitelikli projelere yönlendiriyor. Bu kompleksler insanlara hem kişisel güvenlikleri için hem deprem güvenliği açısından cazip geldi. Etiler’de oturan insanların da buralardan daire aldığını gözlemliyorum. Zeten Buradan Etiler’e normal trafik şartlarında 15-16 dakikada gidebilirsiniz. Sitelerin lokasyonu (bulunduğu konum) çok etkili. Ümraniye, Fenerbahçe ile Etiler’in tam ortasına düşen bir bölge. Arazi stoğu vardı. Doğru projeler ve fiyatlar da gelince, bu maya tuttu."


Eltes’te ikinci ele düşen dairelerin çoğu neden kiralık
RE/MAX ABC ofisinin brokeri Selami Arpacı, Çekmeköy-Dudullu bölgesinde son dönemin gözde projelerinden Eltes Güneşi’nde daire teslimlerinin başladığını, teslim edilen 1111 daireden 50’sinin ikinci ele düştüğünü hatırlattı. Projedeki toplam konut sayısının da 1342 olduğunu kaydeden Selami Arpacı, "Piyasadaki beklentiler burada da işliyor. Önceden büyük projelerden daire alanlar ikinci elde daha iyi bir fiyat bulduğunda satıyordu. Ancak, Mart-Nisan aylarına yönelik olumlu beklentilerle, daire sahipleri Eltes’te satmayı değil kiralamayı tercih etti. Bahar aylarındaki hareketlenmede, şu anki fiyatlardan daha iyi rakama satacaklarını umuyorlar" diyor.


Yüzde 70 prim yaptı
Selami Arpacı, şöyle devam etti: "Bu gibi büyük projeleri takip eden bir grup var. Benim bildiğim, en az 15-20 yatırımcı böyle. Özellikle Ağaoğlu’nun projelerini takip ediyorlar. Hatta, diğer bazı projeleri de izleyenler var. Bu projelerde satış başladığı anda onlar da alım için başvuruyor. Nitelikli projelerin getirisinin iyi olduğunu biliyorlar. Bugüne kadar bu işten çok iyi kazançlar elde ettiler. Eltes’te satışların başlamasının üzerinden yaklaşık 1-1.5 yıl geçti. Satışa ilk çıktığında en ucuz daire (1+1) 103 bin YTL idi. Bugün en ucuz 1+1 daire 183 bin YTL. Projedeki daireler ortalama yüzde 70 değer kazandı."


Batı Ataşehir’in dev projesinde ikinci el hareketliliği başladı
Batı Ataşehir’de yükselen My World projesinde net 1 milyon metrekare toplam yaşam alanı var. 8 mahallesi ile toplam 3 bin 636 daireden oluşan Ağaoğlu My World’de 1+1’den 5+1’e kadar 21 farklı daire tipi bulunuyor. Teslimatı yapılan dairelerden yaklaşık 200’ü ikinci ele düştü. Bunlar arasında çoğu 1+1 ve bu dairelerin de çoğu kiracı bekliyor. İşte, bu dev projede yer alan sınırlı sayıda kiralık ve satılığın fiyatları: Moontown etabında 192 metrekarelik 4+1 dairelerden birine 2600 YTL kira isteniyor. 13’üncü kattaki daire doğalgaz-kombili. Dairenin aylık aidatı 241 YTL, depozitosu ise 2500 dolar. Dairede ankastre mutfak, beyaz eşya, çelik kapı, duşakabin, ebeveyn banyosu, görüntülü diafon sistemi, hilton banyo, kablo TV-uydu sistemi, parke-laminant var.


Deniz manzarası sunan dairenin kiracısı basketbol sahası, tenis kortu, açık-kapalı havuz, fitness salonu, sauna, futbol sahası gibi imkanlardan da yararlanacak. Sitedeki 1+1 daireler 1200-1300 YTL aralığında; 2+1’ler 1800 YTL civarında, 3+1’ler ise büyüklüklerine göre 1900-2400 YTL aralığında kiracı bekliyor. Satılıklardan 1+1’lik (67 metrekare) birine 220 bin YTL; 68 metrekareliğe 235 bin YTL; 69 metrekareliğe 240 bin YTL; 68 metrekarelik birine 245 bin YTL istendi. 157 metrekarelik 3+1’e 450 bin YTL; 165 metrekarelik 3+1’e 455 bin YTL; 194 metrekarelik birine 500 bin YTL istendi.


Kiralar ve satılıkların fiyatları üzerinde bulunduğu etap, manzarası, büyüklüğü gibi etkenler var..

Ev sattığım müşterim beni 5 sene sonra bile arıyor, hakkını soruyor

Etiketler: | 0 yorum


Emlakçılık sektöründe müşteri ile kurulan ilişkilerin büyük önem taşıdığını söyleyen RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, "Benim bir iddiam var. Aradan askerliği çıkarın, 22-23 senedir bu işi yapıyorum. 16 yaşındayken bir emlakçıda müşteri temsilcisi olarak başladım, sonra 18.5 yaşında kendi ofisimi açtım. Bunca sene, bir Allah’ın kulu bana ’Beni yanılttı, yanlış bilgi verdi’ dememiştir. Bu kadar iddialıyım. Bildiğim bir şeyi söylerim, bilgi veririm" diyor..


Bir masa bir kasa ile kurulan ilk emlak şirketlerinden bugünlere gelindi. Emlak sektöründe her geçen yıl daha fazla konut emlakçılar aracılığıyla satılıyor, daha fazla konutun kiralanmasında emlakçılar aracılık ediyor. Bugün yapılan emlak işlemlerinin yaklaşık üçte biri markalı emlak ofisleri aracılığıyla... Bu oran gittikçe artıyor. Örneğin, Amerika’da emlakçılar aracılığıyla yapılan işlemlerin toplamdaki oranı yüzde 98 olarak gösteriliyor. Türkiye’de de emlakçıların payının önümüzdeki birkaç yılda iyice artacağı ifade ediliyor.


Hizmet kalitesi arttı
Yerel emlakçılar da, emlak zincirleri de kaliteyi her geçen gün artırıyor. Sadece aracılık hizmeti veren kurumlar olmaktan çıkan emlak şirketleri günümüzde vatandaş için birer yatırım danışmanı gibi çalışıyor. Hangi bölgelerin geliştiğini ve prim yapacağını, hangi emlak aracının çok kazandırmaya aday olduğunu, hangi bölgelerde hangi konut projelerinin yapılacağını öngören emlakçılar; uygun vadeli kredi bulmadan alım-satımda tapu işlemlerine kadar her hizmeti müşteriyi hiç uğraştırmadan hallediyor. Meslekte hizmet çıtasını yüksek tutmayan emlakçıların ayakta kalma şansı da azalıyor.


Ödüllü bir emlakçıyım
RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, sektörde son yıllarda yaşanan gelişimi, çekirdekten gelen bir emlakçı olarak olumlu bulduğunu söylüyor. "Ben 16 yaşında bu işe başladım, henüz 18.5 yaşında kendi ofisimi açtım ama markalı bir emlakçı olduktan sonra büyüdüm, bugün uluslararası ödül sahibi bir emlakçıyım" diyen Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:
"Meslekteki ilk yıllarımda hatır gönül ilişkileriyle, müşterinin vicdanıyla yaptığımız bir ticaretti. Bir masa bir kasa ile yapılan bir işti. Meslekte anlayış gelişti. Ben bugün de müşteri ile sıcak temas sağlıyorum. Bunca yıllık meslek hayatımda bir müşterim benim hakkımda ’Beni yanılttı, bana yanlış bilgi verdi’ dememiştir. Bildiğim bir şey varsa müşteri ile paylaşırım. Detaylı bilgiler vererek müşteriyi aydınlatırım. Sürekli öğreniyorum. Ben de müşteriye iyi hizmet etmek için çalışıyorum. Markalı projelerin ikinci eli olmanın avantajı var. Fenerbahçe gibi seçkin bir semtte emlakçılığa başlamak da benim için büyük avantaj oldu."


"Müşterilerimle olduğu gibi müşteri temsilcilerimle de iyi temaslar içindeyim. Müşteri temsilcisine de faydalı bir duruş sergiliyorum. Normal projelerde, aynı lisanı konuşuyoruz. Yaptığınız işin arkasında durabilmek çok önemli. Bugün, 5 yıl önce ev sattığımız müşteri bile bizi arayıp gerekirse hakkını soruyor. Bunun karşılığında gerekirse ona yardımcı olacağımızı da biliyor. O sıcak teması sağladık. 40 müşteri temsilcim, toplamda da 56 çalışanım var. En büyük özelliklerimizden biri kiralık ve satış kapamada, müşteriye bana ulaşılmak üzere bir mennuniyet formu verilmesi. O formu müşteri dolduruyor, zarfı kapatılıp doğrudan bana geliyor. En ufak şikayetle bizzat ilgileniyorum."


ABD’de 2 bin çalışanı olan emlak ofisleri var benim hedefim de büyük
Anadolu yakasındaki markalı emlak projelerinin ikinci eldeki adresi olan REMAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, "Ben, REMAX brokeri olarak profesyonel sistemde en fazla franchise ofisine sahip birisiyim. 5 ofisteki 40 gayrimenkul danışmanıyla yine en fazla danışman kadrosuna sahip brokerim. Bu rakamlar Türkiye için belki rekor ama, hedeflerim daha büyük" dedi. Selami Arpacı, profesyonel bir emlak markasının ve markalı konut projeleri ile büyüme kararının önemine dikkat çekerken, "Bundan sonra da özellikle Ağaoğlu projelerinin ikinci eldeki adresi olmaya devam edeceğim. Ağaoğlu gibi marka projelerin hepsinde proje ofisi açmak istiyorum" dedi ve şunları kaydetti:


"Amerika’da en beğenmediğiniz ofiste bile 300 kişi çalışıyor. Bizim hedeflerimiz çok da abartılı değil. Orada 300 kişilik ofisler olduğu gibi, her sene 10 milyon dolarlık ofis cirosu, 2 bin çalışanı olan ofisler var. Amerikalılar böyle. En az çalışan 300, en fazla 2 bin çalışanlık ofisler var. Benim başarım sadece burada bir başarı olarak gözüküyor. Markalı emlak zincirlerinin Türkiye’ye geç geldiği veya erken geldiği tartışmaları var. Bence tam zamanında geldiler. Dünya emlak devleri 1996’da geldi. 1986’da gelmiş olsalardı sektör bu kadar gelişmeyebilirdi. AB’deki örneklere de bakın, doğru bir zamanda geldiğini görürsünüz. 1986’da mevcut emlakçılar bile güç ayakta duruyordu. O zamanlar insanlar evlerini kendisi alıp kendisi satıyordu. Yabancı marka ile alıp satmaya bence halk hazır değildi."


Bu siteler ’Doğru zaman, doğru proje doğru fiyat’ ilkesi ile çok kazandırdı
Markalı konut projelerinin ikinci ellerinde daire satmanın daha kolay ve zevkli olduğunu ifade eden Selami Arpacı, "Markalı projeler zaten çıkan haberlerden tanınıyor. İkinci ele düşen satılık veya kiralıklar için de insanları ikna etmek zor olmuyor; çünkü proje kendi reklamını yapıyor" diyor. Markalı projelerin ikinci elini pazarlayan emlak ofislerine sahip olmanın sorumluluk gerektirdiğini de ifade eden Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:
İlgi hiç azalmıyor


"Bu tip projelerden daire alanlar kendisi de oturabiliyor; kiraya da verebiliyor veya prim yaptığına inandığı noktada satıyor. İkinci ellerini satmak kolay ama burada bizim sorumluluğumuz ortaya çıkıyor. Nitelikli sitelerin sakinleri de bu projenin profiline uygun insanlar olmalı. Bizim böyle bir sorumluluğumuz var. İlk REMAX ofisimi 2000 yılında açmıştım. Aynı yıl başka ofisler geldi. 2-3 yıl, bu açtığım ilk ofisleri oturtmayla geçti. Nitelikli konut projeleri bizim de büyümemizi sağladı. Batı Ataşehir satış ofisini 2007’de açtım. Başlangıçtan itibaren doğru zaman, doğru proje, doğru fiyat ilkesi çok kazandırdı. İlk çıktıklarında da ilgi gördüler, şimdi de ilgi görüyorlar."

Soyak yeni projelerle geliyor

Etiketler: | 0 yorum


Soyak, Tahincioğlu Holding ile birlikte ilk alışveriş merkezi projelerinin temelini 2008’de Adana ve Hatay’da atacak


Soyak ve Tahincioğlu Holding işbirliği, Türkiye’de Alışveriş Merkezi (AVM) alanında ilk 5 yıl içinde 1 milyon m2 kiralanabilir alan gerçekleştirecek.
Bugüne kadar 50 binin üzerinde aileyi ev sahibi yapan SOYAK ve İstanbul Kozyatağı’nda 160 milyon euro’luk yatırımla Palladium alışveriş merkezini inşa eden ve aynı zamanda İzmir Büyük Efes Oteli’ni yeniden hayata geçiren yatırımı ile Tahincioğlu Hıolding, ortak alışveriş merkezi yatırımı yapacak.

Kurulan bu ortaklık ile gelecek 5 yıl içinde 1 milyon metrekare kiralanabilir alan gerçekleştirerek, bu alanda sektör öncüsü olmak hedefleniyor. Bu kapsamda temelleri atılacak ilk projeler, 2008 yılında Adana ve Hatay illerinde gerçekleştirilecek. Adana’da 140 bin metrekarelik kiralanabilir AVM ve ofisten oluşan projenin yanı sıra, 25 bin metrekarelik kiralanabilir AVM’den oluşan iki farklı proje hayata geçirilirken; Hatay’da ise, 40 bin metrekarelik kiralanabilir AVM projesine başlanacak.

3 proje daha yolda
Kurulan bu ortaklığın, Türkiye’ye de önemli yararlar sağlayacağını belirten Ortaklık Yönetim Kurulu Üyesi Emre Çamlıbel, alışveriş merkezi yapacakları bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına yardımcı olmak ve katkıda bulunmanın, bu ortaklığın temel hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Çamlıbel, 2008 yılında Adana ve Hatay’daki AVM projelerinin yapımına devam ederken, bir taraftan da 3 yeni proje için Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çalışmalara devam edeceklerini belirtti.

2008’de ekonomi nasıl yol alacak?

Etiketler: | 0 yorum


Mortgage kredilerinde yaşanan kriz nedeniyle 2007 yılını huzursuz kapatan piyasalar, 2008’in ilk yarısında da ‘derde deva’ bir gelişme beklemiyor. Uzmanlar çok olumlu bir tablo çizmiyor


Önümüzdeki hafta ABD’de açıklanacak enflasyon, perakende satış verileri ile JP Morgan ve Citigroup gibi dev şirketlerin kar rakamları piyasa oyuncularının gözünü korkutuyor. ANKA’ya konuşan uzmanlar “Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.


Turkish Yatırım Finansal Strateji Müdürü Gökhan Uskuay:

“Önümüzdeki haftanın gündemi piyasalar açısından son derece yoğun olacak. Fiyatlandırılmış riskler var. Özellikle ABD’deki ekonomik görünümün şirket bilançolarına nasıl yansıdığını en net şekilde göreceğiz. Citigroup, Merill Lynch ve JP Morgan’ın açıklayacağı kar rakamları mortgage krizinin boyutlarını daha da belirginleştirecek. Öte yandan Intel ve IBM gibi firmaların açıklayacağı kar rakamları da, krizin finans sektörü dışındaki sektörleri nasıl etkilediğini de ortaya çıkaracak. Önümüzdeki hafta çok dalgalı olacak.”

TEB Yatırım Başekonomisti Sertan Kargın:
“ABD’de açıklanacak enflasyon verileri ve Merkez Bankası’nın hazine ihaleleri kritik. Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir. Şu anda veriler açıklandıktan sonra ne olacağı belli olmasa da, bir düşüş yaşanacağına kesin gözüyle bakılabilir. Piyasada moraller bozuk. Sadece bu hafta değil önümüzdeki 3-4 ay boyunca karamsar bir havanın piyasalara hakim olmasını bekliyorum. Yılın ikinci yarısı daha olumlu olabilir.”

Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç:
“FED’in ay sonunda gerçekleştireceği toplantıdan 50 baz puanlık bir indirim çıkması öngörülüyor. Bu hafta açıklanacak verilerin iyi veriler olacağını sanmıyorum. Türkiye’de ise hükümetin açıkladığı eylem planında kör noktalar var. Özellikle sosyal sigorta primlerinin yüzde 5 düşürülmesi ve tarım sektörünün finansmanı ile ilgili uygulamalar için nereden kaynak bulunacağı belirtilmiyor. Piyasalarda bir düzeltme ihtiyacı var. Bu seviyelere alıcı gelmesini beklemiyorum. Önümüzdeki günlerde endeksin aşağı doğru seyri devam eder. Borsa 47 binlere doğru hareket edebilir.”

Mortgage etkisi 2008'de de sürecek

Etiketler: | 0 yorum

Mortgage kredilerinde yaşanan kriz nedeniyle 2007 yılını huzursuz kapatan piyasalar, 2008'in ilk yarısında da yeni bir gelişme beklemiyor.
Önümüzdeki hafta ABD'de açıklanacak enflasyon, perakende satış verileri ile JP Morgan ve Citigroup gibi dev şirketlerin kâr rakamları piyasa oyuncularının gözünü korkutuyor. Uzmanlar "Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir" değerlendirmesinde bulunuyor. Piyasada morallerin bozuk olduğunu kaydeden uzmanlar, önümüzdeki 3-4 ay boyunca karamsar bir havanın hakim olacağını, yılın ikinci yarısının daha olumlu olacağını belirtiyor.

Kaynak: Anka

Çok harcayana ev kredisi yok

Etiketler: | 0 yorum

BDDK, konut kredisi talep eden müşterilerin daha iyi araştırılması için bankalara hassas bir formül önerdi. Formülde, patronun zayıf mali durumu ve terfi ihtimali bile hesaba katılıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), dünyayı sarsan mortgage benzeri krizin Türkiye’de de yaşanmaması için bankalara, konut kredisi verirken çok hassas davranmalarını sağlayacak bir formül önerdi. BDDK’nın çıkardığı Bankacılık ve Finansal Piyasalar Dergisi’nde yer alan formül, Nermin Çelik ve Güven Murat isimli uzmanlar tarafından hazırlandı. “Müşterilerin İpotekli Konut Kredisi Taleplerini Nicel Değerlendirme Modeli Önerisi” başlığını taşıyan formülde, bankalara, bildik müşteri istihbaratının çok ötesinde, konut kredisi verirken adeta kılı kırk yarmaları öneriliyor. İşte, önümüzdeki dönemde bir çok banka tarafından kullanılması beklenen formülden ayrıntılar:

PATRONU NİTELİKLİ Mİ?
İş yeri görüşme bilgileri sayesinde kişinin iş ahlakı, çalıştığı yerin yapısı, yönetimin kalitesi, firma sahiplerinin mesleki nitelikleri hakkında bilgiler edinilmektedir. Edinilen bilgiler, puana dönüşerek kredi talebinde bulunan müşterinin geleceğini etkiliyor. Formüle göre, örneğin patronunun mesleki nitelikleri zayıf olan kredi müşterisinin konut kredisi alma şansı azalıyor. Aylık gider hesaplanırken kira, elektrik, telefon, giyim, mutfak, sağlık, eğitim, sigorta primleri ve ulaşım gibi tüm giderler toplanarak, bunun üzerine borç taksiti ödemeleri ekleniyor. Kredi uzmanı, müşterinin aylık gelir ve gider uygunluğunu tespit ediyor.

Müşterinin sahip olduğu gayrimenkul, taşıt, arsa vb. varlıklardan oluşan mal varlığı da mali bilgiler kapsamında değerlendiriliyor. Aylık harcaması yüksek olanların kredi alma şansı azalıyor. Müşterinin öğrenim durumu, mesleki avantajları, çalıştığı kurumdaki unvanı ve performansına göre beklenen terfi olasılıkları, çalıştığı sektörün mevcut durumu ve gelecekteki durumuna ilişkin beklentiler ile çalışma süresi (deneyim) ve devamlılığı müşterinin kredibilitesini etkiliyor.

AİLE BİLGİLERİ
Kredi uzmanına, müşteriye ipotekli konut kredisi verilmesi kararına ilişkin değerlendirme yaparken aile bilgilerini de göz önünde bulundurması öneriliyor. Kredi alan kişinin eşinin öğrenim durumu ve mesleğinin hane gelirine etki ettiğinden kredi puanını etkiliyor. Müşterinin bakmakla yükümlü olduğu kişilere dair sorumluluklarını yerine getirme düzeyi ise, kredi uzmanının müşteriye karşı güvenini arttıran bir faktör olarak kredi puanı hesaplanırken modele pozitif etki ediyor.

Bankalar, bütün bu incelemelerin ardından kredi talep eden müşterileri hakkında bir puan oluşturuyor. Puanlamada, müşterinin mali durumu ve teminatları önemli rol oynuyor. Diğer unsurlar ise güven açısından kritik önem taşıyor. Kredi puanı, bankaların ipotekli konut kredisi talebinde bulunan müşterilere sadece kredi verip vermeyeceğini değil, aynı zamanda hangi faiz oranından kredi kullandıracağını da etkiliyor. Puanı yüksek çıkan müşteriden ek teminat dahi istenmeden kredi veriliyor. Düşük puanlı müşterilerden ise ek teminatlar talep ediliyor ya da kredi talebi karşılanmıyor.

ÇALIŞNALAR BU HAFTA EYLEMDE
Meclis gündemine yarın gelecek olan Sosyal Sigortalar Reformu’na karşı işçi ve memurlar bu hafta boyunca bir dizi uyarı eylemi yapacak. Türk-İş, reformu kamuoyu ile paylaşmak ve hükümetin dikkatini çekmeyi amaçlıyor. Yarın 9 bölge ve 72 il temsilciliklerinde basın toplantısı düzenleyecek olan Türk-İş, AK Parti il başkanlıklarını ziyaret ederek tasarı ile ilgili Türk-İş’in görüş ve taleplerini iletecek. Ayrıca, aynı gün Türk-İş Genel Merkeziínde de bir basın toplantısı düzenlenecek.

İŞE BİR SAAT GEÇ GİDİLECEK
Kamu-Sen üyesi memurlar da yarın işe bir saat geç gelerek uyarı eylemi yaparak, Sosyal Güvenlik Reformu’na karşı tepkisini gösterecek. KESK, DİSK, TMMOB, Türk Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Birliği ve BASK’ın aralarında bulunduğu meslek örgütleri de “Herkese Sağlık ve Güvenceli Gelecek İçin Yürüyoruz” başlıklı bir yürüyüş gerçekleştirecek. istanbul’dan Ankara’ya yürüyecek olan yürüyüş kolu, 17 Ocak’ta Ankaraída bekleyen grup ile Kurtuluş Parkı’nda buluşacak. Grup, buradan TBMM önüne giderek ortak bir basın açıklaması yapacak.

Kaynak: Bugün

Piyasa cephesinde değişen birşey yok

Etiketler: | 0 yorum


İBRAHİM KAHVECİ
Önümüzdeki hafta ABD’de açıklanacak enflasyon, perakende satış verileri ile JP Morgan ve Citigroup gibi dev şirketlerin kar rakamları piyasa oyuncularının gözünü korkutuyor.


ANKA’ya konuşan uzmanlar “Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir” değerlendirmesinde bulunuyor. Uzmanların görüşleri şöyle: Turkish Yatırım Finansal Strateji Müdürü Gökhan Uskuay: “Önümüzdeki haftanın gündemi piyasalar açısından son derece yoğun olacak. Fiyatlandırılmış riskler var.


Özellikle ABD’deki ekonomik görünümün şirket bilançolarına nasıl yansıdığını en net şekilde göreceğiz. Citigroup, Merill Lynch ve JP Morgan’ın açıklayacağı kar rakamları mortgage krizinin boyutlarını daha da belirginleştirecek. Öte yandan Intel ve IBM gibi firmaların açıklayacağı kar rakamları da, krizin finans sektörü dışındaki sektörleri nasıl etkilediğini de ortaya çıkaracak.


Önümüzdeki hafta çok dalgalı olacak.” TEB Yatırım Başekonomisti Sertan Kargın: “ABD’de açıklanacak enflasyon verileri ve Merkez Bankası’nın hazine ihaleleri kritik. Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir. Şu anda veriler açıklandıktan sonra ne olacağı belli olmasa da, bir düşüş yaşanacağına kesin gözüyle bakılabilir. Piyasada moraller bozuk. Sadece bu hafta değil önümüzdeki 3-4 ay boyunca karamsar bir havanın piyasalara hakim olmasını bekliyorum. Yılın ikinci yarısı daha olumlu olabilir.” Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç: “FED’in ay sonunda gerçekleştireceği toplantıdan 50 baz puanlık bir indirim çıkması öngörülüyor.


Bu hafta açıklanacak verilerin iyi veriler olacağını sanmıyorum. Türkiye’de ise hükümetin açıkladığı eylem planında kör noktalar var. Özellikle sosyal sigorta primlerinin yüzde 5 düşürülmesi ve tarım sektörünün finansmanı ile ilgili uygulamalar için nereden kaynak bulunacağı belirtilmiyor.


Piyasalarda bir düzeltme ihtiyacı var. Bu seviyelere alıcı gelmesini beklemiyorum. Önümüzdeki günlerde endeksin aşağı doğru seyri devam eder. Borsa 47 binlere doğru hareket edebilir.”


Kaynak: Anka

Kredi krizi mi geliyor kimler zorda kalıyor

Etiketler: | 0 yorum

Gelişmeleri iki açıdan değerlendireceğiz: Küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye gerçekleri. Önce bizi nasıl bir tablo bekliyor? Küresel riskler artar ise kim ne kadar etkilenir? Türkiye'nin güçlü tarafları ve vatandaşın bu tablo karşısındaki durumu nedir?
Geçen hafta Merkez Bankası önemli verileri açıkladı. Önce ödemeler dengesi üzerinden Türkiye'nin cari açık ve döviz riskine bakacağız. Ardından bankacılık sektöründeki kredi dağılımına ve tüketicilerin kredi kullanımı üzerinden ödeme gücünü inceleyeceğiz. Son olarak uluslar arası risklere ve bu risklerin Türkiye üzerindeki etkilerini ele alacağız.

YABANCIDAN BÜYÜK OYUN
Kasım 2007'ye ait ödemeler dengesi sonuçları geçen hafta açıklandı. Kasım ayında cari açık 3 milyar 270 milyon dolar oldu. Böylece kasım ayına kadar 11 aylık cari açık toplamı 32 milyar 758 milyon dolara ulaştı.

Biz döviz riski açısından net cari açık kavramı geliştirmiştik. Bu yaklaşımda cari açık miktarından doğrudan yabancı yatırımları çıkarıyoruz. Ocak-kasım döneminde net doğrudan yatırımlardan 14 milyar 699 milyon dolar döviz girişi olmuş. Bu sonuçla net açığımız (cari açık – doğrudan yatırım) 18 milyar 59 milyon dolar olarak sonuçlanmış.

Net açık 2004'de 13,8 milyar, 2005 yılında 13,7 milyar ve 2006 yılında 13,3 milyar dolar olmuş. Son açıklanan 2007 yılı 11 aylık net açık ise 18,1 milyar dolar. Ortada ilk kez büyük bir sapma yaşanmış. Cari açığın finansmanı 93 ve 2000 yıllarında bizi krize götüren süreçle ilk kez benzeşmeye başlıyor. Bu ciddi bir tehlikeye gidişi gösteriyor. Artık dış borç ve sıcak paranın etkisi ve esareti altına girmeye başladık.

Kafaları karıştıracak bir çapraz sonucu daha açıklayalım. Sadece Kasım 2007'de faizden çıkan yabancı para 3,7 milyar dolar. Ama dövizde ralli falan yaşanmamış. Döviz neyi bekliyor?

İşte burada çok önemli bir soru işareti var. Merkez Bankası haftalık verilerinden iç borçlanma senetlerindeki dağılıma bakıyoruz. Yabancıların aralık ayında yaklaşık 1,1 milyar dolar yeniden faize para getirdikleri anlaşılıyor. Ocak ayında borsa önemli oranda düşüş yaşarken tahvil piyasası yükselmiyor. Hatta döviz piyasası ciddi oranda geriliyor. Yabancılar çok rahat çıkış yaşayabildikleri faiz piyasası aracılığı ile döviz piyasasını da baskı altına alabiliyor.

DÖVİZCİLER BÜYÜK ŞOKTA!İktisat biliminin bazı kuralları vardır. Bu kurallara göre rakip piyasalar aynı yönde hareket etmez. Borsalar yükselirken en büyük rakibi olan faizlerin ya düşmesi veya en azından yükselmemesi gerekir. 31 Aralık 2007 tarihli borsa endeksi 55 bin seviyelerinden kapanış yaşamış. Aynı gün dolar 1,171 ve euro 1,716 seviyesinden kapanmış. Oysa borsa cuma günü itibariyle 52 bin seviyesinin altına kadar geriliyor. Doğal beklenti döviz piyasasında bir yükseliş olmalı. Ama dolar 1,147'ye gerilerken euro 1,698'e düşmüş. Borsa ile beraber dövizde de ciddi bir düşüş yaşanmış.

Ödemeler dengesi daha çok sıcak para ile dış borçlanma yolu ile gelecek dövize bağlanıyor. Borsa düşüyor ama döviz de düşüyor. Bize göre bu tablonun uzun süre sürdürülmesi imkânsız görülüyor. Ya borsa toparlayacak ya da döviz yükselecek.

Küresel ekonomik düzen açısından Amerika'nın yaşayacağı hareketler nerede ise tüm dünyanın seyrini belirleyecek güçtedir. Amerika halen dünyanın en büyük ekonomik gücü olduğu gibi aynı zamanda en büyük tüketicisidir de. Tüketicinin yara aldığı bir piyasada üreticiler ne kadar güçlü olabilir ki?

ABD'DE BORSALAR ÇÖKÜŞÜN EŞİĞİNDE
ABD borsasında DJI endeksi 12 bin 700 desteği ile uçurumun son noktası olarak gösterilen 12 bin 500 aralığında hareket ediyor. Geçen hafta 12 bin 501 seviyesinden yaşanan dönüş çok fazla destek bulamadan yine uçuruma yaklaşıldı.

FED faizleri yeniden indirebileceğine işaret edilirken 50 baz puanlık indirim bile artık yeterli bulunmamaya başlandı. Adeta çıkmaza giren ABD piyasalarında bu hafta çok önemli değişimler gözlenebilir. FED kısa süreli pansuman için çabalarken piyasa artık faize de aldırmamaya başladı.

DJI endeksinin uçuruma yuvarlanması halinde tüm dünya ile beraber Türkiye ve İMKB'nin de etkilenmesi olasıdır. Benzer bir durum Brezilya borsası açısından da yaşanıyor. Bovespa 62 bin seviyesinde bulunmasına karşılık 59 bin 500'ün altına gerilerse düşüşler global bir hale gelmiş denilebilir.

Tehlikeli bir global dünyaya karşılık Türkiye'de düşen bir döviz piyasası yaşıyoruz. Acaba yabancının kısa süreli finansal oyunuyla mı karşı karşıyayız?

Krediler hızla artıyor tüketici çok borçlanıyor
Cuma günü Anka'nın Merkez Banası verilerinden toparlayarak verdiği sonuçlara göre 2007 yılında mevduat artışına karşılık krediler çok daha hızlı arttı. Hatta kredilerin reel artışı yüzde 15'den bile fazla. Oysa hatırlanacağı üzere 2007 yılı büyüme beklentileri yüzde 5'in az altında. Kredili büyüme hamlesi kamu kesiminin borçlanmayı azaltmaya başladığı 2003'den beri devam ediyor.

Eskiden bankalar halktan parayı toplar devlete borç verirdi. Krizin hemen ardından 2002 yılında kredi hacmi 40 milyar YTL'nin bile altında kalırken milli gelirin sadece yüzde 13'ü kadar ediyordu.

Bankalar gerçek işlevlerine dönerek kredi musluklarını açmaları ile adeta özel sektör ve şahısların kredi kullanımı patladı. Artık kredi kullanım miktarımız milli gelirimizin yüzde 40'ına dayanıyor. Özellikle de tüketici kredileri hızlı artışta ilk sırada yer alıyor.

Tüketicilerin kredileri 2008 başında 92,4 milyar YTL'ye ulaştı. En büyük payı 66 milyar YTL ile tüketici kredileri alırken kredi kartları 26,4 milyar YTL oldu. Tüketici kredilerinde de 31 milyar YTL ile konut kredileri ilk sırada yer aldı.

Artık kamu kesimi kredi kullanmıyor. Devlet erkânının belirttiği gibi güçlü bir kamu altyapısı oluştu. Ama ya özel sektör ve kişiler ne durumda? Şirketlerin ve kişilerin kredi kullanım oranları artışına geçmiş haftalarda da değinmiştik. Gelir artışı ile kredi artışı arasında uyumsuzluk gözleniyor ve bu noktanın önemli olduğunu belirtmiştik.

Sabit faizli krediler açısından sorun görülmemesine rağmen değişken faizli kredilerin olası bir dalgalanma halinde önlem gerektirebileceğini belirtmeliyiz.

Kaynak: Yeni Şafak

Taxit Center baharda açılacak

Etiketler: | 0 yorum

Beylikdüzü nün en büyük, Türkiye nin ise ikinci büyük alışveriş merkezi olacağı açıklanan İstanbul Taxit Center, 125 bin metrekarelik alanda hayata geçiriliyor. Birbirinden ünlü bir çok markanın yer alacağı Taxit Center, her markanın metrekare olarak en büyük outlet mağazasını tek çatı altında toplamayı hedefliyor.


Taxit Center'ın hali hazırda 250 bin kişilik bir nüfusa hitap ettiği ve bulunduğu bölgede yakın zamanda hayata geçecek diğer konut projeleri ile yaklaşık 500 bin kişiye ulaşacağı düşünülüyor. Taxit Center'da; 2 kat kapalı otapark, kat mağaza alanı ve son iki katta da 100 adet rezidans daire bulunuyor. 55 bin metrekarelik kiralanabilir alana sahip olan proje 205 farklı metrekarede mağazaya sahip. Ana temasını alışveriş kadar eğlenceye de konumlandıran Taxit Center, 700 metrekarelik alanla Türkiye'deki alışveriş merkezleri arasında en büyük buz pistine sahip olacak. Taxit Center, düzenlenecek turnuvalara, özel gösterilere ve okulların buz hokeyi takımlarının yapacağı maçlara da ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. İstanbul Taxit Center'ın bu yıl bahar aylarında açılması planlanıyor.

SPK Konut Değerleme Uzmanlığı Lisanslama Sınavlarına Hazırlık Kitabı Çıktı

Etiketler: | 0 yorum


Kitap; SPK’nın yapmış olduğu sınavın müfredatı ile uyumlu bir şekilde kaleme alınmış ve konular son yasal değişiklikleri içerecek şekilde düzenlenmiştir. Konut Değerleme Uzmanlığı sınavının henüz yeni olmasından ötürü, piyasada sınava yönelik yeterli ve anlaşılır düzeyde kaynak bulma sıkıntısı yaşanmaktadır


Kitabımız oluştururken ciddi bir literatür taraması yapılmış ve konular sınav adaylarının anlayacağı dile indirgenmiştir. Hazırlamış olduğumuz bu kaynağın tüm Konut Değerleme Uzmanı adaylarına faydalı olacağını ümit ediyoruz.


İçerik:


1. Bölüm:

KONUT DEĞERLEMESİ VE FİNANS MATEMATİĞİ

- Konut Değerleme İlkeleri

- Genel Yapı Bilgisi

- Konut Piyasası

- Değerleme Süreci

- Maliyet Analizi

- Satışların Karşılaştırması Analizi

- Gelir Kapitalizasyonu Analizi

- Değer Göstergelerinde Uzlaşma

- Kısmi Hakların Değerlemesi

- Konut Finansmanı

- İpotek Kredileri

- Konut Piyasasına İlişkin Son Gelişmeler

- Uluslararası Değerleme Standartları

- Değerleme Matematiği Ve İstatistiği

- Nakit Akım Analizleri

- Sorular ve Çözümleri


2. Bölüm:

MESLEKİ MEVZUAT VE ETİK KURALLAR, İLGİLİ VERGİ MEVZUATI

- Değerlemenin Hukuki Boyutu

- Konut Finansmanı Yasası Ve İlgili Mevzuat

- İmar Kanunu Ve İmar Affı- İskân Kanunu

- Belediye Kanunun İlgili Hükümleri

- Tapu Kanununun İlgili Hükümleri

- Kat Mülkiyeti Kanunu

- Medeni Kanun

- Taşınmaz Kiralarına İlişkin Mevzuat

- Borçlar Kanunu Ve İlgili Mevzuat

- Yapı Denetim Hakkında Kanun

- Çevre Kanunu İle İlgili Hükümler

- Kültür Ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu

- Vakıflar Ve İlgili Mevzuat

- Temel Vergi Kavramları

- Konut Alım Satımlarında KDV

- Konut Kiralamasından Elde Edilen Gelirler (Gayrimenkul Sermaye İratları)

- Emlak Vergisi

- Veraset Ve İntikal Vergisi

- Vergi Usul Kanununda Yer Alan Gayrimenkullerle İlgili Değerleme Hükümleri

- Yabancıların Türkiye’de Mülk Edinimi Ve Yasal Mevzuat

- Sorular ve Çözümleri


Ek 1. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri

Ek 2. Aşınma Paylarına İlişkin Oranları Gösteren Cetvel

Ek 3. Emlak Vergisi Kanunu İç Genelgesi

Ek 4. Emlak Vergisi Kanunu İç Genelgesi Seri No: 2006/1

Ek 5. Arsalara Ait Asgari Ölçüde m2 Birim Değer Cetveli

Ek 6. Değerleme Raporu Örneği

Ek 7. Hukuk SözlüğüEk 8. Tapu Sözlüğü

Ek 9. TEFE Endeksleri


Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Seri: VIII, No:34 “Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar İçin Lisanslama ve Sicil Tutmaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ”i ile Seri: VIII, No:35 “Sermaye Piyasası Mevzuatı Çerçevesinde Değerleme Hizmeti Verecek Şirketlere ve Bu Şirketlerin Kurulca Listeye Alınmalarına İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ”’i çerçevesinde; Sermaye Piyasası Mevzuatı’nın gerektirdiği hallerde, konut değerlemesi yapan ve değerleme şirketlerinde tam zamanlı istihdam edilen veya değerleme şirketleri ile tam zamanlı istihdam edilmeksizin, sözleşme imzalamak suretiyle konut değerlemesi hizmeti veren konut değerleme uzmanının lisans alabilmesi için “Konut Değerleme Uzmanlığı Sınavı”na katılarak “Konut Değerleme Uzmanlığı Lisansı” almaları gerekmektedir.


Kurulun lisanslamaya ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde asgari 4 yıllık üniversite mezunu, gayrimenkul değerlemesi alanında en az 1 yıl tecrübesi olan ve kendilerine Konut Değerleme Uzmanlığı Lisansı verilen kişilere Konut Değerleme Uzmanı denilmektedir.
Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisansını alabilmek için aranan 3 yıllık tecrübe şartı Konut Değerleme Uzmanlığı için 1 yıla indirilmiş, bunun yanında toplam 170 olan soru sayısı ise 50’ye düşürülmüştür.


http://www.spk.gov.tr/HaberDuyuru/index.html?tur=lisanslama linkinden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

%100 Ücretsiz Emlak Ofis Programı

Emlak ofis programlarını araştıran arkadaşlar bilir..Yazılım şirketleri veya freelance çalışan programlamacılar bu yazılımlara cuzi miktarda para istemediklerini hepimiz biliyoruz...Şimdi asıl meseleye gelelim;eyer sizin ufak çapta bir emlak ofisiniz var ise ve ben bu mevlalarda paralar veremem ama kapsamlı detaylı bir ofis programı istiyorum bedava diyorsanız..işte size bir yöntem...

Bir çok emlak programı araştırdım ve vitrinlik.com un kendi sitesine update amaçlı yaptığı ziyaretçilerine ücretsiz programla karşılaştım..Şimdi diyceksiniz ki "ben ofisime istiyorum sen ise internet sayfasına gönderen bir program tanıtıyorsun..." İşin püf noktası burda..Bu programda yapılan kayıtları mecburi göndericeksiniz diye bir kaide yokkk....Ofisinize kurun bu programı ve siz kayıtlarınızı resimlerinizi herşeyinizi girin..eyer extra reklam yapıcam derseniz vitrinlik e de ilanlarınızı yollıyabilirsiniz..Bu programı tanıtmakta ki amacım bedavaya böyle kapsamlı ve işe yarar bir program bulmanızı sağlamaktır...Güle Güle kullanın..

vitrinlik.com Emlak Programı 1.0.4
Üreticinin açıklaması:
Vitrinlik.com Emlak Programı ücretsiz bir programdır. Bu program ile emlaklarınızı takip edebilirsiniz. Emlak programına girdiğiniz ilanları tek bir tuş ile vitrinlik.com adresine gönderebilirsiniz. Vitrinlik.com adresinde ilanlarınızın yayınlanması için internet üyemiz olmanız gerekmektedir. İnternet üyeliği ücretsizdir. Programı kurduktan sonra sol bölümde bulunan internet üyeliği butonunda karşımıza gelen formu doldurmanız gerekmektedir. Bu formu doldurduktan sonra üyeliğiniz incelenip, onaylandıktan sonra ilanlarınızı vitrinlik.com adresinde yayınlamaya başlayabilirsiniz. Üyelik işlemlerini yaptıktan sonra ilanları vitrinlik.com adresine göndermeniz için yapmanız gereken işlem, ilanı seçip vitrinlik.com da ilanı yayınla butonuna basmaktır. Sınırsız sayıda ilan yayınlayabilirsiniz. İlanlara fotoğraf ekleme 3 adet fotoğrafla sınırlıdır.

Özellikleri:
· Tek ekrandan kayıtları yönetebilme
· Emlak bilgilerinin takibi
· Tek tuşla vitrinlik.com sitesinde ilanlarının yayınlanmasıYenilikler:
· İnternet üyeliği hatası giderildi.
· Otomatik güncelleme eklendi
· Ekran çözünürlüğü kontrolü eklendi.
· Öneri / İstek formu eklendi.
· İnternet üyeliğini güncelleme eklendi.


Üretici:
Atılım Yazılım
Dili:
Türkçe
Eklenme Tarihi:
12.03.2007
Boyutu:
6.26 Mb
Lisans:
Freeware
Kısıtlamalar:
Sınırsız
Sistem Gereksinimi:
Windows 98/NT/XP

DOWNLOAD

Bu makaleyi kullanıcak arkadaşlar site adresini kaynak olarak bildirirlerse sevinirim..

Fast Mortgage Estimator 1.2

Sizlere tanıtacağım program Mortgage hesaplatıcısı ama detay ve kapsamlı şekilde..Bir çok sitelerde görüyorum hesaplayıcılar vs... internette fellik fellik hesaplayıcı aramaya artık gerek yok ve hangisi doğrusunu veriyor kuşkusunda kalmanızada gerek yok..Programın hakkında detaylı bilgi bulunmaktadır extra nasıl kullanıcağınız,içerik vs.. Program ücretsizdir.. screen shot koyamadım biraz aceleye geldi biraz ama indirip kullandığınıza deyicek..Emlakci arkadaşlar Brokerlar ve Gayrimenkul Yatırımcılarına birebir..

Fast Mortgage Estimator 1.2

Fast Mortgage Estimator, mortgage yoluyla ev sahibi olmak isteyenlerin hesap yapabilmesi için hazırlanmış ücretsiz bir mortgage hesaplayıcı. Fast Mortgage Estimator ile aylık ödemelerinizi, toplam ödeyeceğiniz tutarı ve ödeyeceğiniz toplam faizi hesaplayabiliyorsunuz. Bu ücretsiz Mortgage Hesaplayıcı programını kullanabilmeniz için şu adımları takip edebilirsiniz:Mortgage Amount kısmına almak istediğiniz kredi tutarını, Loan Term kısmından kaç yıl kredi ödeyeceğinizi, Interest Rate kısmına kredi almak istediğiniz bankanın aylık faiz oranını 12 ile çarparak çıkan yıllık faiz tutarını (örneğin 1.44 aylık faiz için 17.28) yazıp üst kısımda yer alan Calculate tuşuna basıyorsunuz. Çıkan sonuçta Monthly Payment aylık ödeme tutarınızı, Total Payment ödeme toplamınızı, Total Interest ise ödemiş olacağınız toplam faizi gösterecektir.

Dil
: Ingilizce
Versiyonu:
: 1.2
Boyutu
: 376 KB Kb
Eklenme Tarihi:
: 2007-07-23
Lisans
: FreeWare
Sistem Gereksinimi
: Windows(Tümü)

Download

Ahmet Dağıstanlı ABD’de ev almak veya refinance yapmak isteyenler için bilinmesi gerekenleri değerlendirdi

Etiketler: | 0 yorum


Ahmet Dağıstanlı ABD’de ev almak veya refinance yapmak isteyenler için bilinmesi gerekenleri değerlendirdi

ABD’de ev almak veya refinance yapmak isteyenler için Ahmet Dağıstanlı HSBC Bankası’nın ürünleri ve bu konuda bilinmesi gerekenleri kısaca anlatmaya çalışıyor…Gayrimenkulun her ülkede belli bir oranda prim yapması, onu kuvvetli bir alternatif yatırım aracı haline getiriyor. Hele hele kira ödeyip de paramızın yok olması yerine kira öder gibi ev sahibi olmak gibi bir imkan elimizin altında ise, neden olmasın ki…



Neden gayrimenkul sağlam bir yatırım? Ev aldığımızda nasıl para kazanıyor oluyoruz?


ABD’nin geçmiş istatistiklerine baktığımızda, özel dönemler hariç gayrimenkul fiyatlarının ortalama ülke bazında %5 oranında artmış olduğunu biliyoruz. Ancak ki, son bir kaç sene, mortgage faizlerinin tarihinin en düşük seviyelerine inmiş olması ve borsanın fazla prim yapmaması neticesinde bu artış orani bölgesine göre %10-%20 oranında artışlara neden olmuştur. En son 1990'ların başında yaşanan ekonomik krizde düşen fiyatlar, istikrarlı bir şekilde tırmanmaya da devam etmekte. Bu mantıktan yola çıkarsak, önümüzdeki senelerde piyasanın durulması ve fiyatların bir miktar düşeceği söylentisini de göz önünde bulundurarak, gene fiyatların zaman içerisinde yukarılara doğru tırmanacağını söyleyebiliriz. Zaman hızla akıyor ve kaç kere, “o zaman alsaydım, bak şimdi şu olmuştu” diye kendine söylenenler bu ülkede birkaç sene için bile bulunsalar, bu alternatifi çok ciddi bir şekilde değerlendirmelidirler. Olaya bir de rakamsal olarak bakalım. $100.000’lik bir evi %5 veya %10 on ödeme ile satın alabilirsek, ve de %5’lik bir primi göz önüne alırsak, $5.000’a bir o kadar da her sene kazanacağız demek oluyor. Yani Amerika’da varlık edinmenin yöntemi “başkalarının parası ile para kazanmaktan” geçiyor.


Bu ülkede geçici olarak yaşayan veya uzun süredir bulunmayıp da kredi oluşturmamış olanlar ne yapmalı?


Birçoğumuz buralara göçtüğümüzde eksik bilgiden dolayı ortalıkta dolaşan imkanlardan ne yazık ki geç faydalanmaya başlıyoruz. Belki çalışıp para kazanmaktan belki de şartlardan dolayı bu bilgileri araştırmayı hep erteliyoruz. Teknik olarak bu ülkeye göçen herkes ev alabilir, bunun açıkça altını çizmeliyiz. Milletlerarası çalışan birkaç banka, ABD dışında yaşayan kişilerin de ev alabilmesi için mortgage veriyor. HSBC, Citibank ve Chase bunlardan birkaçı. Zira bu bankaların her iki ülkede de operasyonları var. Program açıkça, her iki ülkede de eve ihtiyacı olanlar için oluşturulmuş. Herhangi bir sebeple ABD’de bulunan kişiler bu programa dahil. Maddi olarak daha güçlü imkan gerektiren bu program haricinde, ABD’de belli bir müddetttir bulunan ve sosyal sigorta numarasına sahip arkadaşlarımızın yapması gereken ise, mutlaka kredilerini devamlı izlemek. Her üç ayda bir kredisine baktırmak suretiyle, kredi skoru belirli aşamalara geldiğinde ne kadar mortgage alabileceklerini tespit ettirebilirler. Bir mortgage alabilmek aranan minimum şart 3 adet kredimizin olması. Bu üç adet kredi kartı olabilir, iki kredi kartı ve bir araba kredisi olabilir. Öğrenim için verilen kredi bile hesaba katılır. Tabii ki, bu kartlara sahip olmak yetmiyor. Sık sık kullanıp, zamanında ödemelerini yapmak ta şart. Hiç kredisi olmayan kişiler işin en kolayından başlayabilirler. Yani zincir mağazaların kartları veya petrol firmalarının kredilerini almak bir miktar daha kolay. Genelde bayanların bu tipte kartlara daha çabuk kabul edildiklerini biliyoruz. 620 kredi skoruna ulaşanlar piyasadaki iyi tipte mortgage ürünlerini satın alabiliyorlar.


Ev almanın prosedürü nedir? Mortgage ne zaman devreye giriyor?


Bu konuda insanlar nereden bilgi alabilirler?Bilgi almanın en kolay yolu, ya bizim gibi bu konunun uzmanı biri ile sohbet etmek ve soruları yöneltmek veya bu konudaki literatüre bir miktar vakit ayırmak. Bir emlakçı ile iletişime girmek te bu işin baslangıç noktalarından biri. Evinizi aramaya başlamadan önce mutlaka ne kadarlık bir mortgage alabileneceği tespit edilmeli. Buna aynı zamanda pre-approval da deniyor. Verilecek teklifle beraber bu dokumanın da sunulması önemli. Satıcı teklifi böylelikle daha ciddiye alıyor. Bu teklifi de bir emlakçı aracılığı ile vermek tercih edilmeli. Zira, emlakçı size sorulabilecek soruları daha iyi cevaplandırabilir. Teklifiniz kabul olunup imzalandıktan sonra, satıcı ve alıcının avukatları devreye girerek bu kontrat üzerinde görüşüyorlar. Avukatlar da anlaşırlar ise mortgage için başvuru ve evi teknik olarak teftişini yaptıracak aşamaya geliniyor. Avukat görüşmesi ve teftiş raporu sonucu oluşabilecek anlaşmazlıklardan dolayı anlaşmayı sorunsuz olarak bozma hakkına sahip olunuyor. Ancak başta teklif ile beraber verilecek $1000’lik çek ve avukat görüşmelerinin bittiği günden itibaren 10 gün sonra yapılacak ara ödeme herhangi bir sorun çıkmadan bu devre atlatılır ise her iki tarafı da bağlayan bir unsur haline geliyor. Çok önemli bir problem olmadığı takdirde, artık bu anlaşmadan geri çekilmek mümkün olmuyor. Anlaşmayı düşürecek unsurlardan biri de, mortgage alamama durumu. Banka tarafından red olunursa, finansman bulamadım diye geri çekilinebiliyor. Teftiş raporu sonucu ortaya çıkabilecek sorunlar ciddi boyutlarda olduğunda, avukat aracılığı ile tekrar pazarlık yapma imkanı doğabiliyor. Bu işler olduğu sırada, avukat evin tapusunun araştırmasını ve tapu sigortasını bu işi yapan firmalardan talep ediyor. Banka “title” denilen bu dökümana bakıp evin geçmişinde herhangi bir problem olup olmadığını değerlendirdikten sonra, imza günü için onay verip parayı avukata yolluyor. Avukatın ofisi de, tüm süreç içersinde oluşan maliyetleri “HUD” denilen bir dökümana dökmek süretiyle ve mortgage’ın şartlarına göre hazırlayıp imzaya sunuyor. Görüldüğü gibi, Türkiye’deki gibi bir günde biten bir satış işlemi yok. İşin içindeki oyuncu sayışı fazla olduğu için, işlemlerde hali ile daha uzun sürüyor.


Ne kadarlık bir ev alınabileceği nasıl tespit ediliyor? Kredi skorlarının yüksek olması yeterli mi?


İşte bu çok önemli bir konu. Zira ev almaya niyetlenen kişiler kredilerinin iyi olduğunu düşünüp en iyi şartlarda mortgage alabileceklerini düşünüyorlar. Bu işin üç bacağı var. Bunlar, kredi skoru, mortgage’ı alanların senelik brüt gelirleri ve ön ödeme miktarı. Bu üç unsurun da yeterli oranlarda olması gerekli. Bankalar verdikleri mortgage’ın hangi gelir ile geri ödeneceğini de hali ile görmek istiyorlar. Şöyle çok kafa karıştırmamaya özen göstererek bir hesap yapalım. Ben ne kadarlık bir mortgage alabilirimin en kısa hesabı, aylık brüt gelirinizin %28’ini bularak yapılabilir. Aylık $5.000 kazanan bir kişi veya kişiler, bu miktarın %28’ini $1.400 olarak bulacaklardır. Bu sizin aylık ödemesi $1.400 olan bir mortgage almanıza olanak sağlar. Eğer ki kredi skorlarınız da yeterli düzeyde ise, %100’e yakın bir finansman bile alabilirsiniz. Bilhassa kendi işlerini yapanlar tüm gelirlerini beyan etmiyorlar. Maalesef, tüm gelirlerini göstermeyenlerin çoğunluğu bundan dolayı kredi alırken daha zor şartlara evet demek zorunda kalıyor. Demin bahsettiğimiz üç bacağın da kriterlere uygun olması durumunda, piyasadaki en iyi ürünü almak için bankalar arası rekabet yaratabilirsiniz. Bu bacaklardan birisinin eksikliği durumunda, B planı olan ürünlere yönelmek gerekiyor. Bu da ne demek, bankaların gelir sormayan, veya gelirinizi beyan edip kağıt üzerinde ispatlanma zorunluluğu olmayan programlarla, aylık mortgage ödemelerini aşağılara çeken 3 veya 5 senelik düşük faizli programlar ile belli bir müddet sadece faiz ödeyeceğiniz programları tercih edebilirsiniz.


Emlak piyasası ve mortgage nasıl işliyor? Evi alırken yapılacak masrafları nasıl en aza indirgeyebiliriz?


Bu soruyu cevaplamadan önce zannederim, sistemin işleyişini kısaca anlatmak lazım. ABD’de iki adet büyük sermaye var. Bunlardan biri Freddiemac, diğeri ise Fanniemae. Bu iki kuruluş piyasada çeşitli vasıtalarla toplanan paraları, emlak işine aktarıyorlar. Çeşitli gruplara göre, birçok ürün çıkartmışlar. Satışını da belirli kriterlerle büyük bankalara vermişler. Bankalar mortgage’ı kendileri satmakla beraber, piyasadaki aracılarla da çalışıyorlar. Yani şu şekilde de tanımlayabiliriz. Bankalar toptancı, aracılar ise perakendeci durumunda oluyorlar. Böyle olunca da, aracılar kazançlarını sattıkları ürünlere bir miktar da kendi kazançlarını ekliyorlar. İşte, puan ödemek durumu bu şekilde ortaya çıkıyor. Puan ödemek faiz oranını düşürmek amacı ile de ödenebiliyor. Bu tamamen alıcının kararına kalmış bir durum. Satıcının hazırlayacağı “Good Faith Estimate” formu kredinin masraflarını gösteren bir döküman olarak ilk etapta önem kazanıyor.


Gelirini çek ile almayan veya kredisi kötü olan veya hiç olmayanlar için tavsileriniz var mı?


Kredisini herhangi bir vesile ile halk arasındaki tabiri ile “bozmuş” kişilerin bu işin peşini kesinlikle bırakmamaları gerekir. Birincisi, kredilerini bozan problemleri düzeltme imkanları ve yöntemleri var. Bu, vakit ayırıp kişinin kendisini kredilendiren firmalarla görüşmeler, yazışmalar yapması yöntemi veya piyasada bu işi yapan kişilerin servislerini kullanma suretiyle olabilir. Zaman zaman, sahışların kredilerin neden düşük olduğunu bilmediklerine defalarca şahit olduk. Bizlere telefon edenlerin kredilerine bakmamız sonucunda problemin ne olduğunu söyleyebiliyoruz ve nasıl düzeltilebileceği konusunda fikir de verebiliyoruz. Bir de daha önce kısaca bahsettiğimiz enternasyonal mortgage programı hakkında bir miktar bilgi vermek gerektiğine inanıyorum. Türkiye HSBC Bankası’nda $75.000 bakiye gösterebilen kişiler, oturma çalışma müsadesi istemeyen bu programdan yararlanabiliyorlar. Program, ayrıca iki bankadan daha referans mektubu ile bir muhasebeciden alacağınız aylık gelirinizi belirten bir mektup ile destekleniyor. Bu parayı daha sonra ön ödeme ve kapanış masrafları için kullanabiliyorlar. Programdan yararlanmak için bu ülkede devamlı yaşamak ta gerekmiyor. Bu sık sık gelip gidenler veya yatırım amaçlı gayrimenkul alımlarında önemli bir finansman alternatifi. Ayrıca, sorumuza cevap olarak ta algılanmalı. Yani, kredi oluşturmamış veya maaşını çek ile almayanların faydalanabileceği alternatif bir program daha. Bu programları iyi araştırmayan kişiler hali ile, daha zor koşullarda ve riskli müşterilere sunulan programlara yönelmek durumunda kalıyorlar. Satın alınmak istenilen ev eğer ki çok iyi bir fırsat ise, belki de bu zor şartları veren finansmanı almak ve bir müddet sonra da refinance, yani tekrardan başka bir mortgage almak birinci finansmanı kapatmak ve ikincisinin şartları ile devam etmek te bir başka seçenek oluyor.


“Refinance” konusuna girmişken, evi olanların ne zaman ve nasıl refinance yapmalari lazım?


Bu konudaki en önemli kriter, piyasadaki faiz oranları. Ev sahibi olanların şu içinde bulunduğumuz dönemin düşük faiz imkanlarını çok iyi değerlendirmeleri gerekmekte. Önlerinde genellikle iki seçenek var. Birincisi, halen mortgage’larının bulunduğu firma ile temasa geçerek bir faiz oranı ayarlamasına gitmek, bu mümkün değilse, oturup piyasadaki diğer firmaların ürünlerini araştırmak. Bu araştırmayı bence internet üzerinden yapmak, genellikle güncel bilgileri vermiyor. Araştırma mutlaka telefon ile yapılmalı. Birde banka veya mortgage firması yetkilisinin telefon ile ulaşılabilirliği çok önemli. Nede olsa, bu da bir hizmet sektörü. Hizmetinde iki ay gibi bir süreyi kapsayacağı düşünülür ise, bu dönem içersinde aracınız ile iletişiminizin kalitesi sizin memnuniyetinizi etkileyecektir. Refinance yaparken işi birkaç yönden değerlendirmeliyiz. Mademki, bu her zaman yapılmayacak bir işlem, o zaman şartları çok iyi değerlendirmek lazım. Birinci kriter cebimizden aylık ne kadar para çıktığı ve işlem sonunda ne kadar çıkacağı. İkinci kriter, finansmanın kaç senelik olduğu. Bazen mortgage’i 30 sene yerine 20 veya 15 seneye düşürmekte çekici olabiliyor. Kazandığınız seneleri mortgage ödemeleriniz ile çarptığınızda, ne kadar daha az ödeyeceğinizi ve rakamın büyüklüğünü görebilirsiniz. Üçüncü kriter ise, bu işlemin size ne kadara malolacağı. İşin bir sistematiği var mı derseniz, normal şartlarda bu masrafın alınacak mortgage miktarının %1’ine denk gelmesi. Yani $200.000’lik bir refinance işleminin $2000 ila $2.500 civarında bir paraya mal olması iyi şartların oluştuğu bir refinance işlemi demek olur. Refinance esnasında, evinizin değeri de göz önüne alınarak, borcunuzun üstünde bir miktarı nakit olarak alabilirsiniz. Bu nakit ile borçlarınızı ödeyebilir, gidip bir başka evi satın alabilirsiniz. İçinde oturduğunuz evi büyütüp değerini arttırabilirsiniz. Bu şekilde borç almak ve bankanın parasını kullanarak daha fazla bir sermayeyi yönetebilirsiniz. Unutmayın bu sermaye her sene prim yapacaktır. Sermaye ne kadar büyük olursa, priminiz de o kadar büyük olacaktır.


Bu sekilde kaç ev alınabilir? Başka ne tür emlak yatırımları yapılabilir?


Ben genelde Türk vatandaşlarının çok kabiliyetli olduklarını düşünüyorum. Her geçen gün bir başka Türk’ün inşaatla ilgili bir işle uğraştığının haberini alıyorum. Zaman içerisinde inşaat piyasasında söz sahibi olacaklarını düşünüyorum. Zira Türk’ler inşaat işini iyi yapıyorlar. Evlerini refinance yapanlar, bir miktar da para çekip, tamirat ihtiyacı olan evlere yönelebilirler. Bu türde evleri satın almak bir miktar sabır istiyor. Zira, herkes bu türde evleri satın almaya çalışıyor. Eğer ki, bu türde evleri alıp satarak hayatınızı kazanmıyorsanız, yapılacak en iyi iş, içinde yaşanabilecek şartlardaki evi almak, içine taşınmak ve iki sene içerisinde oturup, bu süre içerisinde evi tamir etmek. İki sene sonra evi satmak ve kazanılan para vergiden muaf olacağı için, daha büyük belki de daha pahalı bir yöredeki eve taşınıp, bu sefer de o evi kalite olarak iyileştirmek, hedefine yönelmek gerekir. İki veya üç defa taşınıldığında, görülecek ki her alımda yapılacak ön ödemenin miktarı yani sermayemiz yükselmekte. Şu aşamada, bir bilgi daha vermek lazım; ABD devleti bir evde iki sene oturan kişilerin evden kazandıkları miktarı vergiden muaf tutuyor. Buradaki amaç, emlak piyasasını canlı tutmak ve insanları ev almaya yönlendirmek. Unutulmasın ki, ABD ekonomisinin temel taşlarindan biri emlak. Benim de, en çok guvendigim yatırım aracı.