ABD de Perdue Üniversitesinde görev yapan Prof. Mete Sözen, 7 şehircilik uzmanıyla birlikte İstanbul için depreme dayanıklı Cybercity projesi hazırladı. Uydu kentte 4-6 milyon kişi yaşayabilecek. Sözen, "Bu kenti Türk işçisi 6 yılda yapabilir" diyor.
İlk aşamada böyle bir şehre maddi durumu iyi insanların yerleşeceğini bekliyoruz. İstanbul'da bu sayede pek çok bina boşalacak. Böylece bu binaların tamir edilmeleri ya da yıkılmaları mümkün olacak. Olası bir deprem sonrasında da açıkta kalacak yüzbinlerce istanbullu hemen uydu şehre transfer edilebilecek." İstanbul'daki binaların zaaflarını Bakırköy ve Zeytinburnu'nda yaptıkları çalışmalar ile belirlediklerini de söyleyen Sözen, şu bilgileri verdi:
Üstelik inşaat işlerinde harcanan her YTL Türk ekonomisini 6 YTL daha genişletecek. Ben ekonomist değilim ama benim görüşümle UYDU şehire başlanır başlanmaz hem Türkiye'nin içinden hem dışından yatırım parası gelecek. Bu para mühendislerin, mimarların, işçilerin elinden bakkal, malzemeciye, doktora her türlü servise harcanacak. Ekonomiyi genişletecek."
SELÇUKLU VE OSMANLI MİMARİSİ KULLANILDI
Yeni uydu şehirde modern mimarinin yanısıra eski Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin de kullanılabileceğini belirten Sözen, bilgisayar ortamında yarattıkları yeni istanbul'da geniş meydanlar, caddeler ve birbirinden mesafeli yüksek binalar kullanıldığını belirtti. Böylece alışılagelmiş Türk şehircilik anlayışının dışına çıkılarak güvenlik üst seviyeye getirilmiş.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, Merkez Bankası Başkanlığı ile kamu bankalarının genel müdürlüklerinin İstanbul a taşınması kararı konusunda, "Hükümet, bilimsel olarak araştırıp, soruşturup, dünya konjonktürüne en uygun kararı vermiştir" dedi.
İstanbul'a taşınma konusunda halen, Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası ile görüştüklerini, Merkez Bankası ile henüz görüşmediklerini açıklayan Bayraktar, "Talep ederlerse onlara da yer veririz, yerimiz var" diye konuştu.
Sanayi İstanbul'dan uzaklaşmalı
"Dünyanın hiçbir yerinde merkez bankaları başkentlerin dışında değil" şeklinde eleştiriler olduğunu hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti: "Hükümet, bilimsel olarak araştırıp, soruşturup, dünya konjonktürüne en uygun kararı vermiştir. Merkez Bankası zaten vatandaştan mevduat toplayan veya vatandaşa kredi veren bir banka değil. Bankalarla irtibatı var, piyasayı düzenliyor. Bankalar da İstanbul'da. İstanbul'u sanayi şehri olmaktan kurtarmak, İstanbul'dan sanayi nüfusunu boşaltmak lazım. Ankara'yı orta ölçekli sanayi şehri yapmak lazım. İstanbul'u Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın, Ortadoğu'nun ve dünyanın cazibe merkezi haline getirmemiz lazım. Para Ankara'ya değil, İstanbul'a gelir ve İstanbul'dan para akar."
Taşınma İstanbul için bir şans
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına karşı dile getirilen "Ankara'yı boşaltmak, başkenti İstanbul'a taşımak" gibi yanlış bir anlayışın gerilerde kaldığını belirterek "İstanbul'a gelmesini, doğru bir adım olarak buluyorum" dedi. Topbaş, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: "İstanbul'a geçmişte var olan finans merkezi fonksiyonu yeniden kazandırılacak. Bu fırsat var. Coğrafi konumu itibariyle küresel sermayenin özellikle takip ettiği bir kent. Moskova ve Dubai de finans merkezi olma konusunda çok ciddi adımlar atıyor. İstanbul'un böyle bir şansı ve olgusunu bir tarafa bırakıp, 'Merkez Bankası nasıl İstanbul'a gelir?' düşüncesini belediye başkanı olarak doğru bulmuyorum."
Topbaş, yerel seçimlerde aday olup olmayacağı yönündeki soruya da "Adayım. Devam etmek istiyorum. Ancak bunun kararını partim verecek" karşılığını verdi.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
Garanti Bankası nın satışa çıkardığı Tekfen Sabancı İş Kuleleri ve Metrocity e komşu arazi Ortadoğulu yatırımcıların iştahını kabarttı Dubai şeyhi El Maktum un şirketi Sama Dubai nin en yüksek teklifi verdiği Levent teki İETT Garajı arazisinin hemen yanında yer alan arazinin 29 Şubat ta ihalesi yapılacak
Satışa çıkardıkları alanın bölgede boş kalan tek arazi olduğuna dikkat çeken Garanti Yatırım İcra Kurulu Başkanı Metin Ar, "Bu arazi yatırımcılar için son şans. Bu bölgede yatırım yapmak için başka arazi kalmadı, bu nedenle ihaleye büyük ilgi gösterilmesini bekliyoruz. Büyük ilgiyle karşılaştık. Başta Dubaili olmak üzere Ortadoğulu yatırımcılardan çok talep var" diye konuştu.
Önceki gün gazetelere verilen ilanlarla satışı duyurulan 11 bin 648 metrekarelik arazi için bilgi odası ve saha gezisi süreci açıldı. Arazi için 150 milyon dolarlık muhammen bedel belirlendi.
Zincirlikuyu-Levent-Maslak iş alanında konumlanan gayrimenkulün sahibi isminin açıklanmasını istemezken sadece gizlilik anlaşması imzalayan firmalara arazinin sahibinin açıklanacağı öğrenildi.
1 milyon dolar teminat isteniyor
2.5 emsalle inşaat yapılabilecek arsada bodrum katlarıyla birlikte yaklaşık 100 bin metrekare inşaat yapmaya müsait imar planı bulunduğu belirtildi. İhale için geçici teminat tutarı 1 milyon dolar olarak belirlendi. Tekfen, Sabancı, İş Kuleleri ve Metrocity gibi büyük binaların tam merkezinde yer alan arazi için hem yerli hem de yabancı yatırımcıların büyük ilgi göstermesi bekleniyor. Yatırımcılar Karayolları arazisinin satışında da danışmanlık üstlenen Garanti Yatırım'dan 22 Şubat Cuma gününe kadar kapalı teklif zarflarını alacak, 29 Şubat Çarşamba günü ise ihaleye davet edilen en yüksek 4 teklif sahibinin 4 milyon dolar tutarındaki ek geçici teminat mektuplarının teslim edilmesi gerekiyor. İhale 29 Şubat Cuma günü saat 10.30'da açık artırma usulüyle yapılacak.
Küçük olması satışı kolaylaştıracak
Garanti Yatırım İcra Kurulu Başkanı Metin Ar, söz konusu arazi için 150 milyon dolarlık muhammen bedel belirlediklerini vurgulayarak, arazinin İETT Garajı, Karayolları arazisine kıyasla küçük olduğunu söyledi. Ar, "Küçük olması satışı açısından çok daha kolay olacak. Çünkü daha uygun bir fiyat ortaya çıkabilir. Araziyi önce yurtdışında pazarladık. Büyük ilgiyle karşılaştık. Başta Dubaili olmak üzere Ortadoğulu yatırımcılardan çok talep var" dedi.
Karayolları arazisini pazarlarken yurtdışı tanıtımlarına ağırlık vermeleri nedeniyle eleştiriler aldıklarını aktaran Ar, "Bu nedenle biz de yurtiçinde tanıtıma başladık. Yerli yatırımcılardan da aynı ilgiyi bekliyoruz. Bölgede teklif edilen rakamlardan sonra bu arazi de çok değerli hale geldi" diye konuştu.
Arazinin hiçbir imar sorunu olmadığına dikkat çeken Ar, alışveriş merkezi, rezidans ve iş merkezi yapılması için çok ideal bir arazi olduğunu ifade etti.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
İspanya modeli ile gerçekleştirilen villa kentler ve tatil köyleri, inşaatı üstlenen ya da bu iş için ayrıca kurulan özel sektör firmalarınca yurt dışında pazarlanacak. Satış, doğrudan mülk satışı ya da devre mülk satışı şeklinde olacak. Villa kentler ve tatil köylerinin işletmesi de özel sektör eliyle yürütülecek.
Yabancılara satılacak villa kent ve tatil köylerinden elde edilecek gelirin bir bölümü TOKİ tarafından Hazine’ye aktarılacak. Maliye Bakanı Unakıtan’ın, satıştan sağlanacak gelirin yüzde 50’ye kadar olan bölümünün Hazine’ye verilmesini istediği ancak orana ilişkin kararın görüşmelerde kesinleşeceği öğrenildi.
‘Az katlı evler yapılacak’
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, oluşturulan model ve projeyi AA muhabirine değerlendirirken, Maliye Bakanı Unakıtan’ın, İzmir’den Mersin’e kadar olan sahil şeridinde yabancılar için konut yapma projesini hayata geçirmeye dönük bir takım adımları olduğunu anımsattı. Konuyla ilgili Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile görüşmelere başlandığını anlatan Bayraktar, şöyle konuştu:
"Görüşmelerimiz belli bir noktaya geldi. Tatil ve dinlenme köyleri, sahil kesimindeki yerleşim birimlerinde 5 yıldızlı otelcilik hizmetlerinin verildiği siteler kurma noktasında çalışmamız var. Bu şekilde hem Türkiye’nin dışa açılmasını sağlamayı, hem turizm gelirlerini artırmayı, hem de sahillerdeki görünümü güzelleştirmeyi amaçlıyoruz. Az yoğunluklu, bahçesi, yeşili bol, az katlı evler yapma çalışmamız var. Bu model zaten İspanya’da var."
Kiralama olmayacak
TOKİ Başkanı Bayraktar, Antalya, Muğla, Aydın, Fethiye ve Mersin’e kadar olan sahilde inşa edilecek villaların, mülk ya da devre mülk şeklinde satılacağını, buralarda kiralama yoluna gidilmeyeceğini de bildirdi. Bayraktar, buralarda ve tatil köylerinde 5 yıldızlı otel hizmeti verileceğini de söyledi. Bu tesisleri devletin yapmayacağını, TOKİ’nin hasılat paylaşımı yoluyla gerçekleştireceğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:
"Çanakkale’den Mersin’e, Hatay’a hatta İskenderun Körfezine kadar olan sahilde nerede güzel bir yer bulursak, sahili bozmadan, biraz içerde olmak kaydıyla kıyıyı tahrip etmeden, yeşil dokuyu bozmadan, yapılaşmaya uygun olan yerleri en iyi şekilde değerlendireceğiz. Böylece hem ekonomiye hem turizm sektörüne katkıda bulunacağız. Bunları müteahhitler yapacak, daha sonra bedelini bize ödeyecek. Kazandığı paydan da bize ödeme yapacak. Ancak özel sektör istediği gibi inşa edemeyecek. Bu tesislerin, sahilin yapılaşma rejimine, siluetine, tarihi dokusuna, doğal yapısına ve sahildeki imar şartlarına uygun bir şekilde yapılmasına özen göstereceğiz. TOKİ, projenin her safhasına müdahil olacak. Çok katlı bina pek düşünmüyoruz ama sahilden biraz daha içerilerde olursa az katlı binalar olabilir. Golf sahaları, tenis kortları ve diğer sportif tesisler, yeşil alanlar, yürüyüş parkurları, insanların sağlıklı yaşayabileceği sosyal ve modern yaşamın gerektirdiği donatıları oluşturacağız."
Bayraktar, İspanya modeli kapsamında da Afyonkarahisar ve Denizli’de de yine yabancılara yönelik kaplıcaların bulunduğu bölgelerde, termal tesisler de kurulacağını belirtti.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
GYODER Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği ve sektörde gündem yaratan Gayrimenkul Zirvesi GYODER tarafından tescil ettirilerek isim hakkı alındı
Türkiye’deki gayrimenkul yatırım ortaklıklarının (GYO) temsilcileri tarafından, 1999 yılında kurulan GYODER, kuruluşundan bu yana düzenlediği Gayrimenkul Zirveleri, konferanslar, paneller, eğitim seminerleri ve Türkçe-İngilizce olarak yayınladığı Gayrimenkul Araştırma Raporları ile gayrimenkul sektöründeki kişi ve kuruluşlarca yakından takip ediliyor.
GYODER, bugün 250’ye yaklaşan üye sayısıyla sektörde önemli bir sinerji oluşturuyor. GYODER’in 2000 yılından beri düzenlediği “Gayrimenkul Zirveleri” de sektörde ilk ve tek olarak katılımcıları ve gündem yaratan içerikleri ile Türkiye’de gayrimenkul sektörünün tüm yönleriyle tartışıldığı geleneksel gayrimenkul platformu haline geldi.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
Taşyapı’nın Maslak’taki projesi Mashattan’da 85 metrekarelik bir dairenin 2005 yılındaki fiyatı 250 bin YTL iken, bugün YTL bazında yüzde 112 primlenerek 530 bin YTL’ye çıktı. Projenin dolar bazında ortalama metrekare fiyatlarındaki artış da yüzde 50 seviyesinde gerçekleşti, 2 yıl önce metrekaresi 2700 dolar olan fiyatlar bugün 4058 dolar seviyesinden başlıyor.
Aşçıoğlu İnşaat’ın Ulus’ta inşa ettiği Selenium City satışa çıktığı 6 aylık sürede dolar bazında yüzde 54 oranında prim yaptı. Şirket başlangıçta belirlediği 3 bin dolarlık metrekare fiyatını 6 ayda 5500 YTL’ye yani 4620 dolara çıkardı.
İlk başta fiyatlar düşük tutuluyor
Soyak’ın satışına 2004 yılında başladığı Halkalı’daki Olympiakent de, şehir merkezindeki en çok kazandıran projeler arasında yer aldı. Proje 3 yılda yüzde 185 oranında prim yaptı. 3 yıl önce 140 metrekarelik bir dairenin ortalama metrekare fiyatı 575 dolarken bugün 1715 dolar seviyesinde seyrediyor. Aynı projede 60 metrekare dairenin ortalama metrekare fiyatı ise 650 dolardan 1850 dolar seviyesine kadar yükseldi. Emay İnşaat’ın 2005 yılında lansmanını yaptığı Kentplus Ataşehir projesinde 165 bin dolar olan 150 metrekarelik bir dairenin şimdi ikinci eldeki fiyatı 364 bin 500 dolar seviyelerinde seyrediyor.
İnanlar İnşaat'ın Beşiktaş Fulya'da 10 dönüm arazi üzerinde inşa ettiği Terrace Fulya projesinde 58 metrekare daireler şu anda 350 bin dolar seviyesinde satışa sunuluyor. Dairelerin ilk çıkış fiyatı ise yaklaşık 162 bin dolar düzeyindeydi. Bu projede de dolar bazında artış oranı yüzde 116’ya denk geliyor.
Century 21 Türkiye Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, inşaat firmasının da hem projeye başlaması hem de projesine alıcı çekebilmesi için başlangıçta fiyatlarını daha ılımlı rakamlarda tutması ya da müşteriye pazarlık gücü bırakması gerektiğini söyledi. Saatçi, "Projenin satışı ilerlediğinde, binalar yükselmeye başladığında artık müşteri gördüğü bir konutu satın alırken, proje sahibi de artık müşteri tarafından talep görmüş, görmeye devam eden, doluluk oranı artmış, yeni bir yaşam mahallinin sona kalmış en değerli konutlarını satar konuma geliyor. Dolayısı ile bu aşamada fiyatlar daha da yükseliyor” dedi.
Risk alan kazançlı çıkıyor
Colliers International danışmanlık departmanı sorumlusu Cem Demiröz de bunun pazara çıkan ürünün kalitesinin anlaşılabilmesi için projeyi geliştiren firmanın ilk müşterilere sağladığı bir avantaj olduğunu ifade ediyor. Demiröz, "İlk etap pazarlandıktan sonra artık ürün piyasaya çıktığı için beklentileri karşılayıp karşılamadığı da ölçülmüş oluyor ve takip eden etaplara olan talep artışına bağlı olarak fiyatlar da yükseliyor. Bu durumda ilk etapta risk alan müşterilerin kazancı da diğer etaptaki müşterilere göre daha fazla oluyor" dedi.
Bu tür projelerde önce hareket edenlerin en fazla riski aldıkları için en fazla kâr edenler olduğunu ve şehrin büyüme yönünde bulunan yeni lokasyonlar ve yeni konseptlere yatırım yapmanın hâlâ en doğru hareket olacağını ifade eden Demiröz şunları söyledi: "Şehrin genişlediği lokasyonlarda yeni yapılan projelerde altyapı, ulaşım, konsept gibi başlangıçta birçok soru işareti ve riskler bulunmaktaydı. Bunlara örnek olarak Ataşehir bölgesini verebiliriz. Ancak zaman içerisinde bu risklerin ortadan kalkmasıyla birlikte yeni projeler hayata geçirildi ve bu tür bölgeler kendi kendine yetebilen ve her türlü altyapıya sahip bölgeler haline geldi. Bu gelişim sırasında fiyatlar da büyük oranda arttı. Buna ek olarak residence konsepti gibi şehirde yaşayanların pek alışkın olmadığı ancak yapıldıktan sonra büyük talep gösterdiği konseptler de çok hızla değer kazandı. Burada birçok başarılı proje gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Ancak bugün itibariyle birkaç yıl öncesinin yatırım ve kâr fırsatı bulunmamakta. Bundan sonra artık yüzde 10-15 gibi sınırlı fiyat artışlarının gerçekleşmesini bekliyorum. Buna ek olarak özellikle Avrupa yakasında, Levent, Etiler, Şişli, Taksim gibi merkezi bölgelerde bulunan residence projeleri oldukça değerlendi. 3-4 yıl önce metrekaresi 1500-2000 dolara satılan residence üniteleri artık metrekaresi 5000-6000 dolara alıcı bulabiliyor. Bundan sonraki residence projelerinin de yüksek talep göreceğini ve fiyat artışının devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü residence arzı henüz doyum noktasına uzak görünüyor."
Fiyat artışı bölge ile ilgili değil Etaplar arasındaki yüksek oranlı fiyat artışlarının bölge ile doğrudan bir ilgisi olmadığını da savunan Ahmet Rauf Saatçi bu durumun taleple ilgili olduğunu söyledi. Saatçi "Bir dönem talebin çok arzın düşük olması bu fiyat farklılıklarını yarattı ama son altı aydır biz piyasada böyle bir durum olduğunu gözlemlemiyoruz. Şimdi sektör belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Artık fiyat artışları önceki dönemlerde olduğu gibi daha itidalli. Arzın yetersiz olduğu dönemde satış yapanlar bu anlamda kârlı çıkmış olabilirler ama şu günlerde müşterinin alternatifi çok fazla” dedi.
HABER - SELMA ŞENOL
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
En karlı yatırım aracı gayrimenkul
İzmir’in Narlıdere İlçesi’nde inşa ettiği 168 lüks konutla kentin prestij projelerinden birini yapan ‘Folkart Yapı’nın Genel Müdürü Mesut Sancak, “Dolar, euro veya başka bir yatırım aracı gayrimenkul kadar kazandırmaz” dedi.
İnşaat sektöründe 6 aylık durgunluk dönemi görüldüğünü belirten Genel Müdür Mesut Sancak, kendilerini gibi lüks konut yapan ve ‘A Plus’ müşterisi olan firmalar için bir durgunluğun söz konusu olmadığını söyledi. Sancak, 168 lüks konutun 3′te 1′ini sattıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Müşterilerimize 2009 Nisan’da evlerini teslim etme sözü vermiştik ama bunu 2008 yılı sonunda gerçekleştireceğiz. Kuzey Irak’taki gelişmeler, kredi faizlerinin yılsonu itibariyle düşmemesi normal standartlarda ev satan firmaların satış rakamlarında en dip noktayı görmesine yol açtı. İnşaat sektörü 2007 yılının ilk 6 ayında yüzde 15′lik gelişme gösterirken, 3′üncü çeyrekte ise bu rakam yüzde 4.5′lere geriledi. Son 4 yıldır sektördeki büyüme yıllık ortalama yüzde 15- 20 olurken bu yılsonunda rakamın yüzde 10′larda kalacağına inanıyorum. Ciddi düşüş var ve konut sahibi olmak için en güzel zaman” dedi.
‘2008’de fiyatlar artacak’
Piyasada arz fazlasının orta ve alt sınıflarda daire fiyatlarının ucuzlamasına neden olduğunu ancak ‘A Plus’ dairelerin ise bunlardan etkilenmediğini belirten Sancak, şöyle devam etti:
“Sektörde kriz değil durgunluk yaşanıyor. Gayrimenkul her zaman en gözde yatırım aracı olmaya devam edecektir. Hızlı artan nüfusla Türkiye’nin yılda ortalama 600 bin yeni konuta ihtiyacı var. İnşaat safhasından yatırım yapanlar hiçbir zaman zarar etmez. Dolar, euro veya başka bir yatırım aracı gayrimenkul kadar kazandırmaz. 2008′in ilk 3 ayında konut fiyatlarının yukarı doğru çıkacağına inanıyorum.”
İzmir’deki ikinci yatırımlarının 2008 Ocak ayı sonunda Mavişehir’de olacağını belirten Mesut Sancak, 12 milyon dolarlık projeye imza atacaklarını söyledi. Sancak, bu kapsamda 22 katlı, 24 dairenin yer alacağı farklı bir binanın İzmir’e kazandırılması projesine başlayacaklarını vurguladı.
Cesur Sert / İzmir(DHA)
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:13
Görüştüğümüz emlakçıların hemen hemen hepsi aynı görüşte birleşiyor: "Mayıs 2006’da yaşanan küresel dalgalanma ve son mortgage krizi yüzünden durgunluk var ama, bu durgunluğu ve yer yer yaşanan düşüşleri avantaj olarak değerlendirin." RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı ise bir adım daha öne geçerek 15 Mart tarihini verdi. Arpacı, "Bu tarihten sonra piyasa açılır, Nisan’da iyice hareketlenir. Alımı daha fazla ertelemeyin, parayı bankada tutmak yerine bu seviyelerden alın" diyor.
Emlak piyasalarında genel seçimlerden sonra oluşan iyimser havanın etkisi kısa sürmüş, beklentilerin aksine durgunluk aşılmamıştı. Nitelikli bazı projelere olan ilgi dikkat çekerken, ikinci el piyasada işler umulduğu gibi gitmiyor. Görüştüğümüz emlakçılar, bir süredir ortak bir görüş etrafında birleşiyor: "Emlak almayı düşünen, hatta bu iş için kıyıda köşede parasını yatırım için bekletenler daha fazla beklemesin. Fırsat bu fırsat..."
Turyap Yönetim Kurulu üyesi Başak Soner ise şu ifadeleri kullanıyordu: "Yatırımcı dehası denilen şey, böyle kriz sonrası dönemleri avantaja çevirecek adım atmak; bunu öngörebilmektir. Mantıken bir malın çok talibi olursa, fiyatı da çok çabuk artar. Piyasada nicedir bir ivme bekleniyor; beklediğimiz bu ivmeyi 2008’de yakalarız. Bekleyenler ise beklemek için daima bir sebep bulur: Yaz geçsin, kış geçsin, bayram bitsin, faizler düşsün... Bazıları da ’Kervan yolda dizilir’ der. Şu günlerde bize sorulduğunda ise şu yanıtı veriyoruz: ’Erken kalkan yol alır.’ Siyasi ve ekonomik istikrarın pozitif etkileri tüm sektörlere, başta gayrimenkul sektörüne de yansıyacaktır. Her ne kadar gayrimenkul sektörü çabuk tepki vermese de, taşlar yerine oturunca hareketlilikten nasibimizi alırız.
Erken kalkan erken yol alır..."
Anadolu yakasında bambaşka bir konsepte el atarak; 2000 yılından bu yana nitelikli konut projelerinin ikinci eldeki adresi olmayı başaran RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı ise bir adım öne geçerek, piyasalarda Mayıs 2006’dan beri yaşanan durgunluğun 15 Mart’tan sonra aşılacağını söylüyor. Selami Arpacı, "Benim görüştüğüm emlakçı, gayrimenkul danışmanı arkadaşlar, piyasanın 15 Mart’tan sonra hareketleneceğini düşünüyor. Ben de aynı görüşü paylaşıyorum. Piyasada, bu tarihten sonra hareketlilik başlar, Nisan’da ise iyice hareketlenir" diye konuşuyor.
Emlak sektörünü yatırım için düşünenlerin de bunun farkında olduğunu ve şimdiden alım yapmaya başladığını kaydeden Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:
Yenisini alacaksanız satın
"Bence küçük çaplı hareket, şimdiden başladı. Piyasayı harekete geçirmek için değil, gerçekten böyle bir gözlemim olduğu için söylüyorum. Bu öngörüye sahip olanlar alıyor. Müşterilere de tavsiyem, mülklerini şimdi satmamaları yönünde. Satarlarsa bile hemen yeni bir mülk alacaklarsa satsınlar. Nakit paranız varsa da bankada bekletmeyin. Bu fiyatlara mülk alma fırsatını Nisan’da bulamayabilirsiniz. 2006 Mayıs’ındaki küresel dalgalanmadan bu yana inşaat malzemelerine gelen zamlar daire fiyatlarına yansıtılmadı. Müteahhit firmalar kendilerini frenliyor. Piyasa hareketlenmeye başlayınca, aradaki farklar da kapanmaya başlayacak. Fırsat bu fırsat. Şu üç ay... Bugün ne dolar, ne döviz, ne de diğer yatırım araçları gayrimenkulün getirdiğini getirmiyor."
Markalı projelerdeki ikinci el daireler de kolay pazarlanıyor
Anadolu yakasındaki markalı projelerin ikinci el adresi olduklarını söyleyen REMAXABCbrokeri Selami Arpacı, "Bu tip nitelikli projeler ve bir markalı emlakçı olmam, benim bu kadar cabuk büyümemde en büyük etkiye sahip. Bugün 5 franchise ofisimiz ve 6 markalı projede satış ofisimiz var" diyor. Selami Arpacı, markalı konut projelerindeki kiralık ve satılıkların artık kendi rüstünü ispatlamış olduğunu ifade ederek şunları kaydediyor: "İnsanlar zaten bilinen bu marka konut projelerine daha büyük güven duyuyor. Bu projeler hem bina güvenliği hem insan güvenliği sunuyor. İnsanlar zaten son dönemde tedirginlik yaşıyordu. Artan olaylar, deprem korkusu insanları nitelikli projelere yönlendiriyor. Bu kompleksler insanlara hem kişisel güvenlikleri için hem deprem güvenliği açısından cazip geldi. Etiler’de oturan insanların da buralardan daire aldığını gözlemliyorum. Zeten Buradan Etiler’e normal trafik şartlarında 15-16 dakikada gidebilirsiniz. Sitelerin lokasyonu (bulunduğu konum) çok etkili. Ümraniye, Fenerbahçe ile Etiler’in tam ortasına düşen bir bölge. Arazi stoğu vardı. Doğru projeler ve fiyatlar da gelince, bu maya tuttu."
Eltes’te ikinci ele düşen dairelerin çoğu neden kiralık
RE/MAX ABC ofisinin brokeri Selami Arpacı, Çekmeköy-Dudullu bölgesinde son dönemin gözde projelerinden Eltes Güneşi’nde daire teslimlerinin başladığını, teslim edilen 1111 daireden 50’sinin ikinci ele düştüğünü hatırlattı. Projedeki toplam konut sayısının da 1342 olduğunu kaydeden Selami Arpacı, "Piyasadaki beklentiler burada da işliyor. Önceden büyük projelerden daire alanlar ikinci elde daha iyi bir fiyat bulduğunda satıyordu. Ancak, Mart-Nisan aylarına yönelik olumlu beklentilerle, daire sahipleri Eltes’te satmayı değil kiralamayı tercih etti. Bahar aylarındaki hareketlenmede, şu anki fiyatlardan daha iyi rakama satacaklarını umuyorlar" diyor.
Yüzde 70 prim yaptı
Selami Arpacı, şöyle devam etti: "Bu gibi büyük projeleri takip eden bir grup var. Benim bildiğim, en az 15-20 yatırımcı böyle. Özellikle Ağaoğlu’nun projelerini takip ediyorlar. Hatta, diğer bazı projeleri de izleyenler var. Bu projelerde satış başladığı anda onlar da alım için başvuruyor. Nitelikli projelerin getirisinin iyi olduğunu biliyorlar. Bugüne kadar bu işten çok iyi kazançlar elde ettiler. Eltes’te satışların başlamasının üzerinden yaklaşık 1-1.5 yıl geçti. Satışa ilk çıktığında en ucuz daire (1+1) 103 bin YTL idi. Bugün en ucuz 1+1 daire 183 bin YTL. Projedeki daireler ortalama yüzde 70 değer kazandı."
Batı Ataşehir’in dev projesinde ikinci el hareketliliği başladı
Batı Ataşehir’de yükselen My World projesinde net 1 milyon metrekare toplam yaşam alanı var. 8 mahallesi ile toplam 3 bin 636 daireden oluşan Ağaoğlu My World’de 1+1’den 5+1’e kadar 21 farklı daire tipi bulunuyor. Teslimatı yapılan dairelerden yaklaşık 200’ü ikinci ele düştü. Bunlar arasında çoğu 1+1 ve bu dairelerin de çoğu kiracı bekliyor. İşte, bu dev projede yer alan sınırlı sayıda kiralık ve satılığın fiyatları: Moontown etabında 192 metrekarelik 4+1 dairelerden birine 2600 YTL kira isteniyor. 13’üncü kattaki daire doğalgaz-kombili. Dairenin aylık aidatı 241 YTL, depozitosu ise 2500 dolar. Dairede ankastre mutfak, beyaz eşya, çelik kapı, duşakabin, ebeveyn banyosu, görüntülü diafon sistemi, hilton banyo, kablo TV-uydu sistemi, parke-laminant var.
Kiralar ve satılıkların fiyatları üzerinde bulunduğu etap, manzarası, büyüklüğü gibi etkenler var..
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Emlakçılık sektöründe müşteri ile kurulan ilişkilerin büyük önem taşıdığını söyleyen RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, "Benim bir iddiam var. Aradan askerliği çıkarın, 22-23 senedir bu işi yapıyorum. 16 yaşındayken bir emlakçıda müşteri temsilcisi olarak başladım, sonra 18.5 yaşında kendi ofisimi açtım. Bunca sene, bir Allah’ın kulu bana ’Beni yanılttı, yanlış bilgi verdi’ dememiştir. Bu kadar iddialıyım. Bildiğim bir şeyi söylerim, bilgi veririm" diyor..
Yerel emlakçılar da, emlak zincirleri de kaliteyi her geçen gün artırıyor. Sadece aracılık hizmeti veren kurumlar olmaktan çıkan emlak şirketleri günümüzde vatandaş için birer yatırım danışmanı gibi çalışıyor. Hangi bölgelerin geliştiğini ve prim yapacağını, hangi emlak aracının çok kazandırmaya aday olduğunu, hangi bölgelerde hangi konut projelerinin yapılacağını öngören emlakçılar; uygun vadeli kredi bulmadan alım-satımda tapu işlemlerine kadar her hizmeti müşteriyi hiç uğraştırmadan hallediyor. Meslekte hizmet çıtasını yüksek tutmayan emlakçıların ayakta kalma şansı da azalıyor.
Ödüllü bir emlakçıyım
RE/MAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, sektörde son yıllarda yaşanan gelişimi, çekirdekten gelen bir emlakçı olarak olumlu bulduğunu söylüyor. "Ben 16 yaşında bu işe başladım, henüz 18.5 yaşında kendi ofisimi açtım ama markalı bir emlakçı olduktan sonra büyüdüm, bugün uluslararası ödül sahibi bir emlakçıyım" diyen Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:
"Meslekteki ilk yıllarımda hatır gönül ilişkileriyle, müşterinin vicdanıyla yaptığımız bir ticaretti. Bir masa bir kasa ile yapılan bir işti. Meslekte anlayış gelişti. Ben bugün de müşteri ile sıcak temas sağlıyorum. Bunca yıllık meslek hayatımda bir müşterim benim hakkımda ’Beni yanılttı, bana yanlış bilgi verdi’ dememiştir. Bildiğim bir şey varsa müşteri ile paylaşırım. Detaylı bilgiler vererek müşteriyi aydınlatırım. Sürekli öğreniyorum. Ben de müşteriye iyi hizmet etmek için çalışıyorum. Markalı projelerin ikinci eli olmanın avantajı var. Fenerbahçe gibi seçkin bir semtte emlakçılığa başlamak da benim için büyük avantaj oldu."
"Müşterilerimle olduğu gibi müşteri temsilcilerimle de iyi temaslar içindeyim. Müşteri temsilcisine de faydalı bir duruş sergiliyorum. Normal projelerde, aynı lisanı konuşuyoruz. Yaptığınız işin arkasında durabilmek çok önemli. Bugün, 5 yıl önce ev sattığımız müşteri bile bizi arayıp gerekirse hakkını soruyor. Bunun karşılığında gerekirse ona yardımcı olacağımızı da biliyor. O sıcak teması sağladık. 40 müşteri temsilcim, toplamda da 56 çalışanım var. En büyük özelliklerimizden biri kiralık ve satış kapamada, müşteriye bana ulaşılmak üzere bir mennuniyet formu verilmesi. O formu müşteri dolduruyor, zarfı kapatılıp doğrudan bana geliyor. En ufak şikayetle bizzat ilgileniyorum."
ABD’de 2 bin çalışanı olan emlak ofisleri var benim hedefim de büyük
Anadolu yakasındaki markalı emlak projelerinin ikinci eldeki adresi olan REMAX ABC ofisi brokeri Selami Arpacı, "Ben, REMAX brokeri olarak profesyonel sistemde en fazla franchise ofisine sahip birisiyim. 5 ofisteki 40 gayrimenkul danışmanıyla yine en fazla danışman kadrosuna sahip brokerim. Bu rakamlar Türkiye için belki rekor ama, hedeflerim daha büyük" dedi. Selami Arpacı, profesyonel bir emlak markasının ve markalı konut projeleri ile büyüme kararının önemine dikkat çekerken, "Bundan sonra da özellikle Ağaoğlu projelerinin ikinci eldeki adresi olmaya devam edeceğim. Ağaoğlu gibi marka projelerin hepsinde proje ofisi açmak istiyorum" dedi ve şunları kaydetti:
"Amerika’da en beğenmediğiniz ofiste bile 300 kişi çalışıyor. Bizim hedeflerimiz çok da abartılı değil. Orada 300 kişilik ofisler olduğu gibi, her sene 10 milyon dolarlık ofis cirosu, 2 bin çalışanı olan ofisler var. Amerikalılar böyle. En az çalışan 300, en fazla 2 bin çalışanlık ofisler var. Benim başarım sadece burada bir başarı olarak gözüküyor. Markalı emlak zincirlerinin Türkiye’ye geç geldiği veya erken geldiği tartışmaları var. Bence tam zamanında geldiler. Dünya emlak devleri 1996’da geldi. 1986’da gelmiş olsalardı sektör bu kadar gelişmeyebilirdi. AB’deki örneklere de bakın, doğru bir zamanda geldiğini görürsünüz. 1986’da mevcut emlakçılar bile güç ayakta duruyordu. O zamanlar insanlar evlerini kendisi alıp kendisi satıyordu. Yabancı marka ile alıp satmaya bence halk hazır değildi."
Bu siteler ’Doğru zaman, doğru proje doğru fiyat’ ilkesi ile çok kazandırdı
Markalı konut projelerinin ikinci ellerinde daire satmanın daha kolay ve zevkli olduğunu ifade eden Selami Arpacı, "Markalı projeler zaten çıkan haberlerden tanınıyor. İkinci ele düşen satılık veya kiralıklar için de insanları ikna etmek zor olmuyor; çünkü proje kendi reklamını yapıyor" diyor. Markalı projelerin ikinci elini pazarlayan emlak ofislerine sahip olmanın sorumluluk gerektirdiğini de ifade eden Selami Arpacı, şöyle devam ediyor:
İlgi hiç azalmıyor
"Bu tip projelerden daire alanlar kendisi de oturabiliyor; kiraya da verebiliyor veya prim yaptığına inandığı noktada satıyor. İkinci ellerini satmak kolay ama burada bizim sorumluluğumuz ortaya çıkıyor. Nitelikli sitelerin sakinleri de bu projenin profiline uygun insanlar olmalı. Bizim böyle bir sorumluluğumuz var. İlk REMAX ofisimi 2000 yılında açmıştım. Aynı yıl başka ofisler geldi. 2-3 yıl, bu açtığım ilk ofisleri oturtmayla geçti. Nitelikli konut projeleri bizim de büyümemizi sağladı. Batı Ataşehir satış ofisini 2007’de açtım. Başlangıçtan itibaren doğru zaman, doğru proje, doğru fiyat ilkesi çok kazandırdı. İlk çıktıklarında da ilgi gördüler, şimdi de ilgi görüyorlar."
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Soyak, Tahincioğlu Holding ile birlikte ilk alışveriş merkezi projelerinin temelini 2008’de Adana ve Hatay’da atacak
Soyak ve Tahincioğlu Holding işbirliği, Türkiye’de Alışveriş Merkezi (AVM) alanında ilk 5 yıl içinde 1 milyon m2 kiralanabilir alan gerçekleştirecek.
Bugüne kadar 50 binin üzerinde aileyi ev sahibi yapan SOYAK ve İstanbul Kozyatağı’nda 160 milyon euro’luk yatırımla Palladium alışveriş merkezini inşa eden ve aynı zamanda İzmir Büyük Efes Oteli’ni yeniden hayata geçiren yatırımı ile Tahincioğlu Hıolding, ortak alışveriş merkezi yatırımı yapacak.
Kurulan bu ortaklık ile gelecek 5 yıl içinde 1 milyon metrekare kiralanabilir alan gerçekleştirerek, bu alanda sektör öncüsü olmak hedefleniyor. Bu kapsamda temelleri atılacak ilk projeler, 2008 yılında Adana ve Hatay illerinde gerçekleştirilecek. Adana’da 140 bin metrekarelik kiralanabilir AVM ve ofisten oluşan projenin yanı sıra, 25 bin metrekarelik kiralanabilir AVM’den oluşan iki farklı proje hayata geçirilirken; Hatay’da ise, 40 bin metrekarelik kiralanabilir AVM projesine başlanacak.
3 proje daha yolda
Kurulan bu ortaklığın, Türkiye’ye de önemli yararlar sağlayacağını belirten Ortaklık Yönetim Kurulu Üyesi Emre Çamlıbel, alışveriş merkezi yapacakları bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına yardımcı olmak ve katkıda bulunmanın, bu ortaklığın temel hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Çamlıbel, 2008 yılında Adana ve Hatay’daki AVM projelerinin yapımına devam ederken, bir taraftan da 3 yeni proje için Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çalışmalara devam edeceklerini belirtti.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Mortgage kredilerinde yaşanan kriz nedeniyle 2007 yılını huzursuz kapatan piyasalar, 2008’in ilk yarısında da ‘derde deva’ bir gelişme beklemiyor. Uzmanlar çok olumlu bir tablo çizmiyor
Turkish Yatırım Finansal Strateji Müdürü Gökhan Uskuay:
TEB Yatırım Başekonomisti Sertan Kargın:
“ABD’de açıklanacak enflasyon verileri ve Merkez Bankası’nın hazine ihaleleri kritik. Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir. Şu anda veriler açıklandıktan sonra ne olacağı belli olmasa da, bir düşüş yaşanacağına kesin gözüyle bakılabilir. Piyasada moraller bozuk. Sadece bu hafta değil önümüzdeki 3-4 ay boyunca karamsar bir havanın piyasalara hakim olmasını bekliyorum. Yılın ikinci yarısı daha olumlu olabilir.”
Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç:
“FED’in ay sonunda gerçekleştireceği toplantıdan 50 baz puanlık bir indirim çıkması öngörülüyor. Bu hafta açıklanacak verilerin iyi veriler olacağını sanmıyorum. Türkiye’de ise hükümetin açıkladığı eylem planında kör noktalar var. Özellikle sosyal sigorta primlerinin yüzde 5 düşürülmesi ve tarım sektörünün finansmanı ile ilgili uygulamalar için nereden kaynak bulunacağı belirtilmiyor. Piyasalarda bir düzeltme ihtiyacı var. Bu seviyelere alıcı gelmesini beklemiyorum. Önümüzdeki günlerde endeksin aşağı doğru seyri devam eder. Borsa 47 binlere doğru hareket edebilir.”
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Mortgage kredilerinde yaşanan kriz nedeniyle 2007 yılını huzursuz kapatan piyasalar, 2008'in ilk yarısında da yeni bir gelişme beklemiyor.
Önümüzdeki hafta ABD'de açıklanacak enflasyon, perakende satış verileri ile JP Morgan ve Citigroup gibi dev şirketlerin kâr rakamları piyasa oyuncularının gözünü korkutuyor. Uzmanlar "Piyasaların rengi çok hoş olmayabilir" değerlendirmesinde bulunuyor. Piyasada morallerin bozuk olduğunu kaydeden uzmanlar, önümüzdeki 3-4 ay boyunca karamsar bir havanın hakim olacağını, yılın ikinci yarısının daha olumlu olacağını belirtiyor.
Kaynak: Anka
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
BDDK, konut kredisi talep eden müşterilerin daha iyi araştırılması için bankalara hassas bir formül önerdi. Formülde, patronun zayıf mali durumu ve terfi ihtimali bile hesaba katılıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), dünyayı sarsan mortgage benzeri krizin Türkiye’de de yaşanmaması için bankalara, konut kredisi verirken çok hassas davranmalarını sağlayacak bir formül önerdi. BDDK’nın çıkardığı Bankacılık ve Finansal Piyasalar Dergisi’nde yer alan formül, Nermin Çelik ve Güven Murat isimli uzmanlar tarafından hazırlandı. “Müşterilerin İpotekli Konut Kredisi Taleplerini Nicel Değerlendirme Modeli Önerisi” başlığını taşıyan formülde, bankalara, bildik müşteri istihbaratının çok ötesinde, konut kredisi verirken adeta kılı kırk yarmaları öneriliyor. İşte, önümüzdeki dönemde bir çok banka tarafından kullanılması beklenen formülden ayrıntılar:
PATRONU NİTELİKLİ Mİ?
İş yeri görüşme bilgileri sayesinde kişinin iş ahlakı, çalıştığı yerin yapısı, yönetimin kalitesi, firma sahiplerinin mesleki nitelikleri hakkında bilgiler edinilmektedir. Edinilen bilgiler, puana dönüşerek kredi talebinde bulunan müşterinin geleceğini etkiliyor. Formüle göre, örneğin patronunun mesleki nitelikleri zayıf olan kredi müşterisinin konut kredisi alma şansı azalıyor. Aylık gider hesaplanırken kira, elektrik, telefon, giyim, mutfak, sağlık, eğitim, sigorta primleri ve ulaşım gibi tüm giderler toplanarak, bunun üzerine borç taksiti ödemeleri ekleniyor. Kredi uzmanı, müşterinin aylık gelir ve gider uygunluğunu tespit ediyor.
Müşterinin sahip olduğu gayrimenkul, taşıt, arsa vb. varlıklardan oluşan mal varlığı da mali bilgiler kapsamında değerlendiriliyor. Aylık harcaması yüksek olanların kredi alma şansı azalıyor. Müşterinin öğrenim durumu, mesleki avantajları, çalıştığı kurumdaki unvanı ve performansına göre beklenen terfi olasılıkları, çalıştığı sektörün mevcut durumu ve gelecekteki durumuna ilişkin beklentiler ile çalışma süresi (deneyim) ve devamlılığı müşterinin kredibilitesini etkiliyor.
AİLE BİLGİLERİ
Kredi uzmanına, müşteriye ipotekli konut kredisi verilmesi kararına ilişkin değerlendirme yaparken aile bilgilerini de göz önünde bulundurması öneriliyor. Kredi alan kişinin eşinin öğrenim durumu ve mesleğinin hane gelirine etki ettiğinden kredi puanını etkiliyor. Müşterinin bakmakla yükümlü olduğu kişilere dair sorumluluklarını yerine getirme düzeyi ise, kredi uzmanının müşteriye karşı güvenini arttıran bir faktör olarak kredi puanı hesaplanırken modele pozitif etki ediyor.
Bankalar, bütün bu incelemelerin ardından kredi talep eden müşterileri hakkında bir puan oluşturuyor. Puanlamada, müşterinin mali durumu ve teminatları önemli rol oynuyor. Diğer unsurlar ise güven açısından kritik önem taşıyor. Kredi puanı, bankaların ipotekli konut kredisi talebinde bulunan müşterilere sadece kredi verip vermeyeceğini değil, aynı zamanda hangi faiz oranından kredi kullandıracağını da etkiliyor. Puanı yüksek çıkan müşteriden ek teminat dahi istenmeden kredi veriliyor. Düşük puanlı müşterilerden ise ek teminatlar talep ediliyor ya da kredi talebi karşılanmıyor.
ÇALIŞNALAR BU HAFTA EYLEMDE
Meclis gündemine yarın gelecek olan Sosyal Sigortalar Reformu’na karşı işçi ve memurlar bu hafta boyunca bir dizi uyarı eylemi yapacak. Türk-İş, reformu kamuoyu ile paylaşmak ve hükümetin dikkatini çekmeyi amaçlıyor. Yarın 9 bölge ve 72 il temsilciliklerinde basın toplantısı düzenleyecek olan Türk-İş, AK Parti il başkanlıklarını ziyaret ederek tasarı ile ilgili Türk-İş’in görüş ve taleplerini iletecek. Ayrıca, aynı gün Türk-İş Genel Merkeziínde de bir basın toplantısı düzenlenecek.
İŞE BİR SAAT GEÇ GİDİLECEK
Kamu-Sen üyesi memurlar da yarın işe bir saat geç gelerek uyarı eylemi yaparak, Sosyal Güvenlik Reformu’na karşı tepkisini gösterecek. KESK, DİSK, TMMOB, Türk Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Birliği ve BASK’ın aralarında bulunduğu meslek örgütleri de “Herkese Sağlık ve Güvenceli Gelecek İçin Yürüyoruz” başlıklı bir yürüyüş gerçekleştirecek. istanbul’dan Ankara’ya yürüyecek olan yürüyüş kolu, 17 Ocak’ta Ankaraída bekleyen grup ile Kurtuluş Parkı’nda buluşacak. Grup, buradan TBMM önüne giderek ortak bir basın açıklaması yapacak.
Kaynak: Bugün
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
İBRAHİM KAHVECİ
Önümüzdeki hafta ABD’de açıklanacak enflasyon, perakende satış verileri ile JP Morgan ve Citigroup gibi dev şirketlerin kar rakamları piyasa oyuncularının gözünü korkutuyor.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Gelişmeleri iki açıdan değerlendireceğiz: Küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye gerçekleri. Önce bizi nasıl bir tablo bekliyor? Küresel riskler artar ise kim ne kadar etkilenir? Türkiye'nin güçlü tarafları ve vatandaşın bu tablo karşısındaki durumu nedir?
Geçen hafta Merkez Bankası önemli verileri açıkladı. Önce ödemeler dengesi üzerinden Türkiye'nin cari açık ve döviz riskine bakacağız. Ardından bankacılık sektöründeki kredi dağılımına ve tüketicilerin kredi kullanımı üzerinden ödeme gücünü inceleyeceğiz. Son olarak uluslar arası risklere ve bu risklerin Türkiye üzerindeki etkilerini ele alacağız.
YABANCIDAN BÜYÜK OYUN
Kasım 2007'ye ait ödemeler dengesi sonuçları geçen hafta açıklandı. Kasım ayında cari açık 3 milyar 270 milyon dolar oldu. Böylece kasım ayına kadar 11 aylık cari açık toplamı 32 milyar 758 milyon dolara ulaştı.
Biz döviz riski açısından net cari açık kavramı geliştirmiştik. Bu yaklaşımda cari açık miktarından doğrudan yabancı yatırımları çıkarıyoruz. Ocak-kasım döneminde net doğrudan yatırımlardan 14 milyar 699 milyon dolar döviz girişi olmuş. Bu sonuçla net açığımız (cari açık – doğrudan yatırım) 18 milyar 59 milyon dolar olarak sonuçlanmış.
Net açık 2004'de 13,8 milyar, 2005 yılında 13,7 milyar ve 2006 yılında 13,3 milyar dolar olmuş. Son açıklanan 2007 yılı 11 aylık net açık ise 18,1 milyar dolar. Ortada ilk kez büyük bir sapma yaşanmış. Cari açığın finansmanı 93 ve 2000 yıllarında bizi krize götüren süreçle ilk kez benzeşmeye başlıyor. Bu ciddi bir tehlikeye gidişi gösteriyor. Artık dış borç ve sıcak paranın etkisi ve esareti altına girmeye başladık.
Kafaları karıştıracak bir çapraz sonucu daha açıklayalım. Sadece Kasım 2007'de faizden çıkan yabancı para 3,7 milyar dolar. Ama dövizde ralli falan yaşanmamış. Döviz neyi bekliyor?
İşte burada çok önemli bir soru işareti var. Merkez Bankası haftalık verilerinden iç borçlanma senetlerindeki dağılıma bakıyoruz. Yabancıların aralık ayında yaklaşık 1,1 milyar dolar yeniden faize para getirdikleri anlaşılıyor. Ocak ayında borsa önemli oranda düşüş yaşarken tahvil piyasası yükselmiyor. Hatta döviz piyasası ciddi oranda geriliyor. Yabancılar çok rahat çıkış yaşayabildikleri faiz piyasası aracılığı ile döviz piyasasını da baskı altına alabiliyor.
DÖVİZCİLER BÜYÜK ŞOKTA!İktisat biliminin bazı kuralları vardır. Bu kurallara göre rakip piyasalar aynı yönde hareket etmez. Borsalar yükselirken en büyük rakibi olan faizlerin ya düşmesi veya en azından yükselmemesi gerekir. 31 Aralık 2007 tarihli borsa endeksi 55 bin seviyelerinden kapanış yaşamış. Aynı gün dolar 1,171 ve euro 1,716 seviyesinden kapanmış. Oysa borsa cuma günü itibariyle 52 bin seviyesinin altına kadar geriliyor. Doğal beklenti döviz piyasasında bir yükseliş olmalı. Ama dolar 1,147'ye gerilerken euro 1,698'e düşmüş. Borsa ile beraber dövizde de ciddi bir düşüş yaşanmış.
Ödemeler dengesi daha çok sıcak para ile dış borçlanma yolu ile gelecek dövize bağlanıyor. Borsa düşüyor ama döviz de düşüyor. Bize göre bu tablonun uzun süre sürdürülmesi imkânsız görülüyor. Ya borsa toparlayacak ya da döviz yükselecek.
Küresel ekonomik düzen açısından Amerika'nın yaşayacağı hareketler nerede ise tüm dünyanın seyrini belirleyecek güçtedir. Amerika halen dünyanın en büyük ekonomik gücü olduğu gibi aynı zamanda en büyük tüketicisidir de. Tüketicinin yara aldığı bir piyasada üreticiler ne kadar güçlü olabilir ki?
ABD'DE BORSALAR ÇÖKÜŞÜN EŞİĞİNDE
ABD borsasında DJI endeksi 12 bin 700 desteği ile uçurumun son noktası olarak gösterilen 12 bin 500 aralığında hareket ediyor. Geçen hafta 12 bin 501 seviyesinden yaşanan dönüş çok fazla destek bulamadan yine uçuruma yaklaşıldı.
FED faizleri yeniden indirebileceğine işaret edilirken 50 baz puanlık indirim bile artık yeterli bulunmamaya başlandı. Adeta çıkmaza giren ABD piyasalarında bu hafta çok önemli değişimler gözlenebilir. FED kısa süreli pansuman için çabalarken piyasa artık faize de aldırmamaya başladı.
DJI endeksinin uçuruma yuvarlanması halinde tüm dünya ile beraber Türkiye ve İMKB'nin de etkilenmesi olasıdır. Benzer bir durum Brezilya borsası açısından da yaşanıyor. Bovespa 62 bin seviyesinde bulunmasına karşılık 59 bin 500'ün altına gerilerse düşüşler global bir hale gelmiş denilebilir.
Tehlikeli bir global dünyaya karşılık Türkiye'de düşen bir döviz piyasası yaşıyoruz. Acaba yabancının kısa süreli finansal oyunuyla mı karşı karşıyayız?
Krediler hızla artıyor tüketici çok borçlanıyor
Cuma günü Anka'nın Merkez Banası verilerinden toparlayarak verdiği sonuçlara göre 2007 yılında mevduat artışına karşılık krediler çok daha hızlı arttı. Hatta kredilerin reel artışı yüzde 15'den bile fazla. Oysa hatırlanacağı üzere 2007 yılı büyüme beklentileri yüzde 5'in az altında. Kredili büyüme hamlesi kamu kesiminin borçlanmayı azaltmaya başladığı 2003'den beri devam ediyor.
Eskiden bankalar halktan parayı toplar devlete borç verirdi. Krizin hemen ardından 2002 yılında kredi hacmi 40 milyar YTL'nin bile altında kalırken milli gelirin sadece yüzde 13'ü kadar ediyordu.
Bankalar gerçek işlevlerine dönerek kredi musluklarını açmaları ile adeta özel sektör ve şahısların kredi kullanımı patladı. Artık kredi kullanım miktarımız milli gelirimizin yüzde 40'ına dayanıyor. Özellikle de tüketici kredileri hızlı artışta ilk sırada yer alıyor.
Tüketicilerin kredileri 2008 başında 92,4 milyar YTL'ye ulaştı. En büyük payı 66 milyar YTL ile tüketici kredileri alırken kredi kartları 26,4 milyar YTL oldu. Tüketici kredilerinde de 31 milyar YTL ile konut kredileri ilk sırada yer aldı.
Artık kamu kesimi kredi kullanmıyor. Devlet erkânının belirttiği gibi güçlü bir kamu altyapısı oluştu. Ama ya özel sektör ve kişiler ne durumda? Şirketlerin ve kişilerin kredi kullanım oranları artışına geçmiş haftalarda da değinmiştik. Gelir artışı ile kredi artışı arasında uyumsuzluk gözleniyor ve bu noktanın önemli olduğunu belirtmiştik.
Sabit faizli krediler açısından sorun görülmemesine rağmen değişken faizli kredilerin olası bir dalgalanma halinde önlem gerektirebileceğini belirtmeliyiz.
Kaynak: Yeni Şafak
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
16:19
Beylikdüzü nün en büyük, Türkiye nin ise ikinci büyük alışveriş merkezi olacağı açıklanan İstanbul Taxit Center, 125 bin metrekarelik alanda hayata geçiriliyor. Birbirinden ünlü bir çok markanın yer alacağı Taxit Center, her markanın metrekare olarak en büyük outlet mağazasını tek çatı altında toplamayı hedefliyor.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
03:13
İçerik:
Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisansını alabilmek için aranan 3 yıllık tecrübe şartı Konut Değerleme Uzmanlığı için 1 yıla indirilmiş, bunun yanında toplam 170 olan soru sayısı ise 50’ye düşürülmüştür.
http://www.spk.gov.tr/HaberDuyuru/index.html?tur=lisanslama linkinden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
03:02
Emlak ofis programlarını araştıran arkadaşlar bilir..Yazılım şirketleri veya freelance çalışan programlamacılar bu yazılımlara cuzi miktarda para istemediklerini hepimiz biliyoruz...Şimdi asıl meseleye gelelim;eyer sizin ufak çapta bir emlak ofisiniz var ise ve ben bu mevlalarda paralar veremem ama kapsamlı detaylı bir ofis programı istiyorum bedava diyorsanız..işte size bir yöntem...
Bir çok emlak programı araştırdım ve vitrinlik.com un kendi sitesine update amaçlı yaptığı ziyaretçilerine ücretsiz programla karşılaştım..Şimdi diyceksiniz ki "ben ofisime istiyorum sen ise internet sayfasına gönderen bir program tanıtıyorsun..." İşin püf noktası burda..Bu programda yapılan kayıtları mecburi göndericeksiniz diye bir kaide yokkk....Ofisinize kurun bu programı ve siz kayıtlarınızı resimlerinizi herşeyinizi girin..eyer extra reklam yapıcam derseniz vitrinlik e de ilanlarınızı yollıyabilirsiniz..Bu programı tanıtmakta ki amacım bedavaya böyle kapsamlı ve işe yarar bir program bulmanızı sağlamaktır...Güle Güle kullanın..
vitrinlik.com Emlak Programı 1.0.4
Üreticinin açıklaması:
Vitrinlik.com Emlak Programı ücretsiz bir programdır. Bu program ile emlaklarınızı takip edebilirsiniz. Emlak programına girdiğiniz ilanları tek bir tuş ile vitrinlik.com adresine gönderebilirsiniz. Vitrinlik.com adresinde ilanlarınızın yayınlanması için internet üyemiz olmanız gerekmektedir. İnternet üyeliği ücretsizdir. Programı kurduktan sonra sol bölümde bulunan internet üyeliği butonunda karşımıza gelen formu doldurmanız gerekmektedir. Bu formu doldurduktan sonra üyeliğiniz incelenip, onaylandıktan sonra ilanlarınızı vitrinlik.com adresinde yayınlamaya başlayabilirsiniz. Üyelik işlemlerini yaptıktan sonra ilanları vitrinlik.com adresine göndermeniz için yapmanız gereken işlem, ilanı seçip vitrinlik.com da ilanı yayınla butonuna basmaktır. Sınırsız sayıda ilan yayınlayabilirsiniz. İlanlara fotoğraf ekleme 3 adet fotoğrafla sınırlıdır.
Özellikleri:
· Tek ekrandan kayıtları yönetebilme
· Emlak bilgilerinin takibi
· Tek tuşla vitrinlik.com sitesinde ilanlarının yayınlanmasıYenilikler:
· İnternet üyeliği hatası giderildi.
· Otomatik güncelleme eklendi
· Ekran çözünürlüğü kontrolü eklendi.
· Öneri / İstek formu eklendi.
· İnternet üyeliğini güncelleme eklendi.
Üretici:
Atılım Yazılım
Dili:
Türkçe
Eklenme Tarihi:
12.03.2007
Boyutu:
6.26 Mb
Lisans:
Freeware
Kısıtlamalar:
Sınırsız
Sistem Gereksinimi:
Windows 98/NT/XP
Bu makaleyi kullanıcak arkadaşlar site adresini kaynak olarak bildirirlerse sevinirim..
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
02:17
Sizlere tanıtacağım program Mortgage hesaplatıcısı ama detay ve kapsamlı şekilde..Bir çok sitelerde görüyorum hesaplayıcılar vs... internette fellik fellik hesaplayıcı aramaya artık gerek yok ve hangisi doğrusunu veriyor kuşkusunda kalmanızada gerek yok..Programın hakkında detaylı bilgi bulunmaktadır extra nasıl kullanıcağınız,içerik vs.. Program ücretsizdir.. screen shot koyamadım biraz aceleye geldi biraz ama indirip kullandığınıza deyicek..Emlakci arkadaşlar Brokerlar ve Gayrimenkul Yatırımcılarına birebir..
Fast Mortgage Estimator 1.2
Fast Mortgage Estimator, mortgage yoluyla ev sahibi olmak isteyenlerin hesap yapabilmesi için hazırlanmış ücretsiz bir mortgage hesaplayıcı. Fast Mortgage Estimator ile aylık ödemelerinizi, toplam ödeyeceğiniz tutarı ve ödeyeceğiniz toplam faizi hesaplayabiliyorsunuz. Bu ücretsiz Mortgage Hesaplayıcı programını kullanabilmeniz için şu adımları takip edebilirsiniz:Mortgage Amount kısmına almak istediğiniz kredi tutarını, Loan Term kısmından kaç yıl kredi ödeyeceğinizi, Interest Rate kısmına kredi almak istediğiniz bankanın aylık faiz oranını 12 ile çarparak çıkan yıllık faiz tutarını (örneğin 1.44 aylık faiz için 17.28) yazıp üst kısımda yer alan Calculate tuşuna basıyorsunuz. Çıkan sonuçta Monthly Payment aylık ödeme tutarınızı, Total Payment ödeme toplamınızı, Total Interest ise ödemiş olacağınız toplam faizi gösterecektir.
Dil
: Ingilizce
Versiyonu:
: 1.2
Boyutu
: 376 KB Kb
Eklenme Tarihi:
: 2007-07-23
Lisans
: FreeWare
Sistem Gereksinimi
: Windows(Tümü)
Download
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
02:11
Ahmet Dağıstanlı ABD’de ev almak veya refinance yapmak isteyenler için bilinmesi gerekenleri değerlendirdi
ABD’de ev almak veya refinance yapmak isteyenler için Ahmet Dağıstanlı HSBC Bankası’nın ürünleri ve bu konuda bilinmesi gerekenleri kısaca anlatmaya çalışıyor…Gayrimenkulun her ülkede belli bir oranda prim yapması, onu kuvvetli bir alternatif yatırım aracı haline getiriyor. Hele hele kira ödeyip de paramızın yok olması yerine kira öder gibi ev sahibi olmak gibi bir imkan elimizin altında ise, neden olmasın ki…
Neden gayrimenkul sağlam bir yatırım? Ev aldığımızda nasıl para kazanıyor oluyoruz?
Gönderen
Linda B. Donahue
zaman:
02:00